Arşiv Bireyci Feminizm Okulu Çeviri Teorik

Feminizmin tarihi ve teorisi: Bölüm 14 – Mimari, kadın edebiyatı, bilim-kurgu, riot grrrl

Bu yazının orijinali, çeşitli kaynakların derlemesi olarak GWAnet’te yayımlanmış şu yazıdır. Aşağıdaki yazı, orijinal yazının Türkçe çevirisinin bölümlerinden biridir. Çeviren: Mete. Görsel: Hilal Güler, dijital kolaj.

Mimari

Mimarlıkta cinsiyet temelli sorgulamalar ve kavramsallaştırmalar, son on beş yıl içinde ortaya çıkmıştır. Tartışma, Piyush Mathur’un 1998 tarihli İngiliz dergisi Women’s Writing‘de “archigenderic” terimini ortaya atmasıyla bir yön kazanmıştır. “Mimari planlamanın, toplumsal cinsiyet rollerinin, sorumluluklarının, haklarının ve sınırlamalarının tanımlanması ve düzenlenmesi ile ayrılmaz bir bağı olduğunu” iddia eden Mathur, bu terimi “toplumsal cinsiyet açısından mimarinin ve mimarinin toplumsal cinsiyet açısından anlamını keşfetmek için” ortaya attığını belirtmiştir.

Kültür

Kadın edebiyatı

Kadın edebiyatı, nispeten yakın zamanda ayrı bir akademik ilgi alanı olarak ortaya çıktı. Batı’da ikinci dalga feminizm, kadınların tarihsel katkılarının genel anlamda yeniden değerlendirilmesini sağladı ve kadınların yaşamlarının ve katkılarının yeterince temsil edilmediği inancına yanıt olarak, kadın tarihi (ya da “herstory”) ve kadın edebiyatı gibi çeşitli akademik alt disiplinlerin geliştirilmesinin önünü açtı. Virginia Balisn ve meslektaşları, 1970’den beri kadınların yazılarına olan ilginin “güçlü” bir şekilde arttığını iddia etmektedir. Erken dönem feminist edebiyat literatürünün çoğu, kadınlar tarafından yazılan metinlerin yeniden keşfedilmesi ve ıslah edilmesine ayrıldı. Dale Spender’in Mothers of the Novel (1986) ve Jane Spencer’ın The Rise of the Woman Novelist (1986) gibi çalışmaları, kadınların aslında her zaman yazı yazdıkları konusundaki ısrarlarında çığır açıcıydı. Kadınların yazılarına olan akademik ilgideki bu artışla orantılı olarak, birçok matbaa uzun süredir baskısı tükenmiş metinleri yeniden yayımlamaya başladı. Virago Press, 1975’te on dokuzuncu ve yirminci yüzyılın başlarındaki geniş roman listesini yayımlamaya başladı ve ıslah projesine katılan ilk ticari matbaalardan biri oldu. 1980’lerde Spender’ın çalışmasını yayımlamaktan sorumlu Pandora Press, kadınlar tarafından yazılan on sekizinci yüzyıl romanlarından oluşan bir diziyle Virago Press’e eşlik etti. Daha yakın zamanlarda, Broadview Press, baskısının tükenmesinin ardından bir daha hiç basılmayan on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıl kadın eserlerini yayımlamaya başladı. Benzer şekilde, Kentucky Üniversitesi, bir seri halinde ilk kadın yazarların romanlarını yeniden yayımladı. Bir editöre göre, kadın yazarların biyografik sözlükleri alanında, “kadınlarımızın çoğu bu alandaki ‘standart’ referans kitaplarında temsil edilmiyor” algısıyla orantılı bir büyüme oldu.

Feminist edebiyatın bir diğer öncüsü, en ünlü eseri The Yellow Wallpaper olan Charlotte Perkins Gilman’dır.

Bilim-kurgu

1960’larda bilim-kurgu türü, sansasyonalizmini toplumun politik ve teknolojik eleştirileriyle birleştirmiştir. Feminizmin ortaya çıkmasıyla, bu “sarsıcı, zihni genişleten edebiyat türü” içerisinde kadınların rolünü sorgulamak haklı bir uğraş halini almıştır. İlk zamanlarda göze çarpan kadın yazarlı iki bilim-kurgu metni Ursula K. Le Guin’in The Left Hand of Darkness (1969) ve Joanna Russ’ın The Female Man (1970) adlı eseridir. Bu eserler, cinsiyeti ortadan kaldıran ütopyalar yaratarak toplumsal cinsiyet rollerinin sosyal olarak inşa edilmiş doğasını vurgulamaya çalışmaktadır. Her iki yazar da 1960’lar ve 70’lerde The Language of the Night (Le Guin, 1979) ve How To Suppress Women’s Writing (Russ, 1983) dergilerinde toplanan denemelerdeki feminist bilim-kurgu eleştirisinin öncülerinden olmuştur. Feminist bilim-kurgunun bir başka önemli eseri de Octavia Butler’ın Kindred adlı eseri olmuştur.

Riot grrrl” akımı

“Riot grrrl” (veya “riot grrl”; isyankar kız), 1990’larda başlayan ve genellikle üçüncü dalga feminizmle ilişkilendirilen (bazen başlangıç ​​noktası olarak görülür) bir yeraltı feminist punk akımıdır. Akım, punk değerlerinin DIY (do it yourself; kendi başına yap) felsefesine dayanmaktaydı. Akımın isyankar kızları veya “riot grrls”, şirket karşıtı bir kendine yeterlilik ve kendi ayakları üstünde durabilme düşüncesini benimsemiştir. Riot grrrl’in evrensel kadın kimliği ve ayrılıkçılığına yaptığı vurgu, genellikle üçüncü dalgadan çok ikinci dalga feminizmle daha yakından bağlantılı görünmektedir. Riot grrrl müzik grupları genellikle tecavüz, aile içi istismar, cinsellik ve kadınların güçlendirilmesi gibi konuları ele almaktadır. Akımla ilgili bazı gruplar şunlardır: Bikini Kill, Bratmobile, Excuse 17, Free Kitten, Heavens To Betsy, Huggy Bear, L7 ve Team Dresch. Bir müzik yapma tarzına ek olarak, riot grrrl aynı zamanda bir alt kültürdür; fanzinler, DIY etiği, sanat, siyasi eylem ve aktivizm akımın bir parçasıdır. Riot grrls, toplantılar düzenlemekte, gruplar oluşturmakta ve müzikteki kadınları destekleyip ve organize etmektedir.

Riot grrrl akımı, 1990’ların başında Olympia, Washington ve Washington, D.C.’de ortaya çıktı. Akım, kadınlara seslerini ve sanatsal ifadelerini kontrol etme gücü vermeye çalışmıştır. Riot grrls, terimin aşağılayıcı kullanımını düzeltmenin bir yolu olarak “kız” (girl) kelimesine hırıldamaya benzer bir çifte veya üçlü “r” harfi koymuştur.

Riot grrrl akımının sosyal ve politik meselelerle olan bağlantılarında, üçüncü dalga feminizmin başlangıcının görülebilmektedir. Müzik ve fanzin yazıları, “güçlü kadınların güçlü bir kadın odaklı toplum aracılığıyla önemli toplumsal meseleleri konuşmasının ve kültürel politiği eyleme dökmesinin” net örnekleri olarak görülmüştür. Çoğu insan, bu örnekleri üçüncü dalga feminizmin ortaya çıkışıyla ilişkilendirmiştir. Akım, “ergen kızların bakış açılarını merkeze alarak” onları cesaretlendirmiş ve kendilerini tam olarak ifade etmelerinin önünü açmıştır.

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments