Bu yazının orijinali, çeşitli kaynakların derlemesi olarak GWAnet’te yayımlanmış şu yazıdır. Aşağıdaki yazı, orijinal yazının Türkçe çevirisinin bölümlerinden biridir. Çeviren: Mete. Görsel: Hilal Güler, dijital kolaj.
Liberteryen Feminizm
Stanford Felsefe Ansiklopedisi’ne göre, “Klasik-liberal feminizm veya liberteryen feminizm, özgürlüğü zorla müdahaleye maruz kalmamak olarak görmektedir. Bu görüşün esas iddiası, hem erkeklerin hem de kadınların kendi kendilerinin sahibi olmalarından ötürü bu tarz bir özgürlük hakkına sahip olduğudur.”
Liberteryen feminizm dahilinde liberteryen ideolojilere bağlı birden fazla feminizm kategorisi veya türü bulunmaktadır. Bunlardan biri anarka-feminizmdir. Anarka-feminizm (ayrıca anarşist feminizm ve anarko-feminizm de denmektedir) anarşizmle feminizmi birleştirmektedir. Anarka-feminizm, ataerkilliği genellikle istemsiz hiyerarşinin kendisini gösterme şekli olarak görmektedir. Anarka-feministler, ataerkillik karşısındaki mücadelenin sınıf mücadelesinin ve devlete karşı verilen anarşist mücadelenin ana parçalarından biri olduğuna inanmaktadır. Özünde, bu felsefe anarşist mücadeleyi feminist mücadelenin ve feminist mücadeleyi anarşist mücadelenin zorunlu bir bileşeni olarak görmektedir. L. Susan Brown’un dediği gibi, “Bir siyaset felsefesi olarak anarşizm, tüm güç ilişkilerine karşı geldiğinden doğası gereği feministtir.” Geçenlerde, Wendy McElroy “ben-feminizmi” (ifeminism) veya “bireyci feminizm” dediği, anarko-kapitalizmle çağdaş muhafazakar liberteryenizmin birleştirdiği bir pozisyon tanımlamıştır. Bu görüşe göre, kapitalist yanlısı ve devlet karşıtı pozisyonlar, kadınlar için eşit haklar istemekle ve kadınların güçlendirilmesini savunmakla uyumludur. Bireyci anarşist-feminizm, Birleşmiş Milletler temeli bireyci anarşist akımdan ortaya çıkmıştır.
Bireyci feminizm, genellikle Wendy McElroy ve Christina Hoff Sommers gibi yazarların isimlendirdiği politik veya cinsiyet feminizminin karşısında yer alan bir feminizm türü tanımlanmaktadır. Bununla birlikte, bireyci feministler arasında görüş ayrılıkları vardır. McElroy gibi bazı bireyci feministler devletin kadınların kendi bedenleriyle yapacakları tercihlere karışmaması gerektiğini çünkü bu tercihlerin baskıcı bir hiyerarşi (ataerkillik gibi) yaratacağını savunurken Christina Hoff Summers gibi diğer feministler feminizmin politik rolünün basitçe, kadınlar da dahil olmak üzere, herkesin zorlayıcı müdahale görmeme hakkına saygı duyulmasını sağlamak olduğunu ileri sürmektedir. Stanfard Felsefe Ansiklopedisi, Sommers’ı “sosyal olarak muhafazakar bir hakkaniyet feministi” olarak tarif etmiştir. Eleştirmenleri onu feminist karşıtı bulmuştur.
Bakış Açısı Feminizmi
Bakış açısı feministleri, 1980’lerden beridir feminizmin kadınların eşitsizliği deneyimleme biçimlerinin ırkçılıkla, homofobiyle, sınıfçılıkla ve kolonileştirmeyle nasıl alakalı olduğunu incelemesi gerektiğini iddia etmiştir. 1980’lerin sonlarında ve 1990’larda, postmodern feministler, cinsiyet rollerinin toplumsal olarak inşa edilen şeyler olduğunu ve kadınların deneyimlerini tüm kültürler ve tarihlerde geçerli olacak şekilde genelleştirmenin mümkün olmadığını öne sürmüştür.
Özünde, bakış açısı feminizmi, feminist sosyal bilimlerin kadınların bakış açısına veya belirli farklı gruplardan kadınların bakış açısına ayrı bir şekilde odaklanarak çalışılması gerektiğini söyleyen bir teoridir. Patricia Hill ve Dorothy Smith gibi akademisyenlere göre, kadınlar veya belirli gruplardan kadınlar, bazı bakımdan dünyayı çok daha iyi anlayacak donanıma sahiptir. Bir feminist veya kadın temelli bakış açısı bilgi teorisi, kadınların farklılık gösteren deneyimlerini – bazen erkeklerinkiler yerine bazen de onlarınkilere ek olarak – başlangıç noktası olarak düşünülmesi gerektiğini öne sürmektedir.