Arşiv Bireyci Feminizm Okulu Çeviri Özel Alan

Pornografinin feminist bir savunusu

Free Inquiry Magazine, Cilt 17, Sayı 4’te yayımlanan “A Feminist Defense of Pornography” isimli yazının Türkçe çevirisidir. Çeviren: Mete. Görsel: Jeff Koons, Ilona On Top (Rosa Background), 243.8 x 365.8 cm, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 1990.

“Pornografi, kadınlara hem kişisel hem politik olarak yararlıdır.” XXX: A Woman’s Right to Pornography başlıklı kitabımın açılış cümlesi budur. Bu cümle, çoğu feministin içine sinmeyecek kadar ekstrem bir pornografi savunusu teşkil etmektedir. Bu pozisyona, yıllar içerisinde yüzlerce seks işçisiyle görüşmemin ardından vardım.

Feminist Pozisyonlar

Şu an pornografi üzerine feminist pozisyonlar kabaca üçe ayrılmaktadır. En yaygın olanı – en azından akademide – pornografinin kadınları metalaştırıp sömüren erkek kültürünün bir dışavurumu olduğu görüşüdür. Liberal olan bir diğer görüş, serbest konuşma özgürlüğüyle “kadının bedeni, kadının hakkı” ilkesini birleştirerek “şahsen onaylamıyorum ama herkesin istediği yazıları ve görselleri tüketme ve üretme hakkı vardır” tarzında bir pornografi savunusu öne sürmektedir. Üçüncü bir görüş – pornografinin gerçek savunusu – “pro-seks” (veya seks yanlısı) olarak etiketlenen feministlerden gelmektedir. Pro-seks feministler, pornonun kadınlar için yararları olduğunu savunmaktadır.

Bu üç pozisyonun savunucuları arasında çok az diyalog gerçekleşmektedir. Pornografi karşıtı feministler kendileriyle aynı fikirde olmayan kadınları ya ataerkiyle beyni yıkanmış enayiler ya da pornocuların apolojisti olarak görmektedir. Sexual Liberals and the Attack on Feminism (1990) isimli antolojide, editör Dorchen Leidholdt, pornografi hakkında kadınların kendi seçimlerini kendilerinin yaptığını düşünenlerin “mutlu bir yalan” yaydığını iddia etmektedir (p. 131). Aynı eserde, Sheila Jeffreys, “pro-seks” feministlerin “tahakküm ve itaati erotikleştirdiğini” ileri sürmektedir. Wendy Stock’a göre, kendileriyle kendilerine baskı gösteren kimseler arasında bir bağlantı kurmaya çalışan serbest konuşma yanlısı feministler, “toplama kampında aynısını gardiyanları için yapmaya çalışan esirlere benzemektedir” (p. 150). Andrea Dworkin, bahsedilen türde feministleri “seks şantajı” yapmakla suçlamakta (p. 136) ve pornografiyi savunan hiç kimsenin feminist olamayacağını söylemektedir.

Pornografiyi kişisel olarak rahatsız edici bulan liberal feministler, gözleri korkutulduğundan, genellikle sessiz kalmaya meyletmektedirler. American Civil Liberties Union başkanı Nadine Strossen gibi konuşmaya devam edenler (Defending Pornography) ise görmezden gelinmektedir. Örneğin, Catharine MacKinnon, defalarca Strossen ile veya pornoyu savunan herhangi başka bir kadın ile sahne paylaşmayı reddetmiştir. Çoğu şu an ya da geçmişte seks işçisi olan “pro-seks” feministler, bu duruma genellikle argümanlardansa öfkeyle cevap vermektedir.

Duyguları bir kenara koyarsak, bu farklı feminist perspektifler tarafından sorulan önemli sorular nelerdir?

Anti-porno (porno karşıtı) feminizm

Feminists Fighting Pornography’nin kurucusu Page Mellish, “kökleri porno problemine dayanmayan tek bir feminist sorunu yoktur” demektedir. Kitabı Only Words’te MacKinnon, pornografinin yazılardan ve görsellerden oluştuğunu reddetmektedir – yazılar ve görseller Birinci Anayasal Düzenleme tarafından korunmaktadır. MacKinnon’a göre, pornografi, kendi içerisinde bir cinsel şiddet eylemidir. Neden pornografi hem modern feminizmin merkezi problemi hem de doğası gereği bir şiddet eylemi olarak görülmektedir? Bu sorunun cevabı, Christina Hoff Sommers’ın “cinsiyet feminizmi” dediği radikal feminist ideolojide yatmaktadır.

Cinsiyet feminizmi, tarihe bakınca kadınların erkekler tarafından sürekli baskı altında olduğunu ve bu baskının yarattığı kültürel engelleri görmektedir. Onlara göre, durumun tek makul açıklaması erkeklerin ve kadınların birbirlerinden ayrı ve birbirlerine düşman sınıflar olduğu ve çıkarlarının zorunlu olarak çakıştığıdır. Erkeklerin çıkarları, kapitalist bir yapı olan “ataerki” aracılığıyla ifade edilmekte ve sağlanmaktadır.

Bu düşmanlığın kökeni o kadar derindir ki erkek biyolojisine kadar inmektedir. Örneğin, bir dönüm noktası olan kitabı Against Our Will’de Susan Brownmiller, tecavüzün kaçınılmazlığının erkeklerin penislerini silah olarak kullandığı Neanderthal zamanlarına kadar uzandığını öne sürmektedir. Brownmiller şöyle yazmaktadır: “Bence, tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar, tecavüz mühim bir rol oynamıştır. Tecavüz, tam olarak kadınları bir korku durumunda tutmaya yarayan bilinçli bir göz korkutma sürecidir”. Brownmiller’ın tarih öncesi seksle ilgili bu bilgiye nasıl ulaştığı bilinmemektedir.

Cinsiyet baskısının bir başka doktrini de biyolojik cinsiyetin bir toplumsal inşa olduğudur. Radikal feministler, “cinsel özcülük” dedikleri şeyi reddetmektedirler. Reddettikleri fikir, kadınları biyolojilerinin getirdiği doğal eğilimleri (örn. annelik) doğrultusunda hareket etmeye zorlayan doğal bir güç olduğudur. Heteroseksüellik gibi derinden hissedilen cinsel tercihler bile biyolojik değildir. Hepsi ideolojilerden kaynaklanmaktadır.

Erkekler, kadınların cinselliğini toplumun yazıları ve görsellerini kullanarak inşa etmektedir – Foucault bunlara toplumun “metinleri” (ing. texts) demektedir. Böyle bir inşanın ardından erkekler, kadınların cinselliği ticarileştirmekte ve pornografi biçiminde pazarlamaktadır. Başka bir deyişle, erkek, porno aracılığıyla kadını cinsel açıdan tanımlamaktadır ve bu tanım, her açısıyla kadının toplumdaki rolünü belirlemektedir. Baskıyı sona erdirmek için, ataerkilliğin ve “metinlerinin” yok edilmesi gerekmektedir.

Liberal feminizm

Liberal feminizm, 1960’ların kadınların erkeklerle eşit muamele görmesini talep eden feminizminin devamıdır. O zamanlar, erkekler doğaları gereği baskıcı olanlar olarak değil aydınlatılması gereken inatçı partnerler olarak görülmekteydi. Eşitlikten anlaşılan şey, mevcut sistemi yıkmak değil onaylayıcı eylem (pozitif ayrımcılık) gibi önlemlerle gerekli reformlar yapmaktı. Liberal bir ilke olan “kadının bedeni, kadının hakkı”, kürtaj haklarından lezbiyenlik gibi yaşam tarzı seçimlerine kadar birçok özgürlük lehine argümanları desteklemekteydi. Odaklanılan nokta, yapılan seçimlerin içeriğinden çok seçme eyleminin kendisiyle ilgiliydi.

Liberal feministler, serbest konuşma özgürlüğünü destekleseler de pornografi konusunda bir fikir birliktelikleri yoktur. Feminists for Free Expression (FFE) gibi bazı liberal organizasyonlar, devamlı olarak sansürün her türüne karşı çıkmıştır. Sallie Tisdale (Talk Dirty to Me) gibi bazı liberal feministler, cinsel özgürlüğün sadık müttefikliğini yapmıştır. Fakat çoğu liberal feminist şu şekilde düşünmektedir: “Bir kadın olarak Playboy karşısında dehşete düşüyorum … ancak bir yazar olarak ifade özgürlüğünün gerekliliğini anlıyorum”.

Bu tür argümanlar pornografi yanlısı değildir. Birtakım temeller üzerine kurulmuş sansürcülük karşıtı argümanlardır. Bu temellere, sansürcülük karşısında birçok önemli sanat eserinin ve edebi eserin yasaklanacağı; Birinci Anayasal Düzenleme’nin ihlal edileceği; politik ifade özgürlüğünün baskılanacağı ve yaratıcı bir kültürün ifade özgürlüğüne ihtiyacı olacağı vardır.

Porno karşıtı pozisyonun pek çok ideolojik varsayımını kabul eden diğer liberal feministler, kadınları korumak için ifade özgürlüğünü feda etmeye gönüllü gözükmektedir. Örneğin, kadınları “vücut parçaları” olarak metalaştırıp alçaltan serbest piyasayı da kınamaktadırlar. Pornografiyi savunan, bazı yerlerde bir saldırı gibi gözüken “A Capital Idea” isimli bir makalede Lisa Steel, bu konu üzerine şöyle bir yorum yapmaktadır:

“Tüm cinsiyetçi kadın tasvirleri, kâr elde etme uğruna tüm toplumu “tüketici gruplarına” indirgeyen sistemin bir parçasıdır. Ve pazarlama her noktada ordu kadar muhafazakardır . . . Birkaç kişinin geri kalanımız üzerinden kâr elde etme “hakkını” korumak bize pahalıya patlıyor.

Bu tarz ne denildiği belli olmayan ve karmakarışık pornografi “savunuları” genellikle koruma niyetinde oldukları seks işçilerini rencide etmekten fazlasını yapmıyor.

Pro-seks (seks yanlısı) feminizm

Geçtiğimiz on yılda, “pro-seks” olarak etiketlenen gitgide artan sayıda feminist, kadınların pornografiye dahil olma ve pornografik içerik tüketme özgürlüğünü savundu. Nina Hartley gibi şu an veya eskiden seks işçisi olan bu feministlerin bazıları, pornolarda oynamanın zorla olmayan bir seçim olduğunu ve geliştirici bir deneyim olduğunu birinci elden bilmektedir. Pro-seks feministler, “kadının bedeni, kadının hakkı” ilkesinin istikrarlı bir yorumunu doğru kabul etmeye devam etmekte ve bir kadının kendi bedeniyle ilgili barışçıl bir şekilde yaptığı her seçimin – seçime saygı duyulmasa bile – yasalarla tamamen korunması gerektiğinde ısrar etmektedir.

Pro-seks argümanlar, bazen liberal feminist argümanlarla örtüşmektedir. Örneğin, iki gruptan argümanlar da kimin denetçilik rolünü üstleneceğine önem vermektedir çünkü “aşağılayıcı” gibi subjektif kelimeler denetçi nasıl yorumlarsa o anlama gelecektir.

Sifilis ve gonore kelimelerini kullandı diye Margaret Sanger’ı yasaklayan yasayla günümüzde müstehcenliği yorumlamaya çalışan yasa prensipte aynıdır. Böyle giderse, Our Bodies, Ourselves gibi bütün bir kadın jenerasyonuna kendi biyolojileriyle ilgili ilk açık seçik bakış açısını sunan feminist klasiklerinin bile korunması mümkün olmayacaktır. Kaçınılmaz bir biçimde sansürcülük, feministler ve lezbiyenler dahil olmak üzere toplumun en zayıf üyelerine karşı kullanılacaktır. Canada Anayasa Mahkemesi, 1992’de kadınları korumak adına porno ithalatını yasakladığında ilk mağdurlardan biri polisin kara listesinde olan lezbiyen/gey Glad Day Kitabevi oldu. Kanada geleneklerince el konulan kitapların arasında Andrea Dworkin’in Pornography: Men Possessing Women and Women Hating’i de vardı. Bu olayın Dworkin’i şaşırtmaması gerekirdi, nihayetinde Take Back the Night’da kendisi şöyle demişti: “Erkeklerin sistematize edilmiş sadizminden korunmak için erkek hukuk sistemine bakacak, hayatta olan bir tane bile feminist yoktur” (p. 257).

Pornografiyi sansürlemenin zararları konusunda pro-seks ve liberal feministler genellikle görüş birliği göstermektedirler. Pornografinin kadınlara olası yararları konusunda ise birbirlerinden ayrılmaktadırlar.

Porno karşıtlığının detaylı incelemesi

Pornografiye fırlatılan spesifik suçlamalar detaylı bir inceleme altında ayakta kalmakta mıdır?

* Pornografi kadınlara karşı aşağılayıcıdır.

“Aşağılayıcı” subjektif bir terimdir. Bana sabun köpüklerine orgazmik tepkiler veren kadınlar bulunan reklamlar çok aşağılayıcı geliyor. Sözün özü, her kadının kendine neyin aşağılayıcı neyin özgürleştirici geldiğini tanımlama hakkı vardır.

Pornonun varsayılan aşağılayıcılığı genellikle kadınların “objeleştirilmesiyle” ilgilidir. Yani, pornonun kadınları cinsel objeler haline getirdiği iddia edilmektedir. Bu ne anlama gelir? Kelimesi kelimesine düşünürsek hiçbir anlama gelmez çünkü objelerin cinselliği yoktur; sadece canlıların vardır. Fakat pornonun kadınları “seksüel canlılar” olarak portre ettiğini söylemek basitçe kötü retoriktir. Genellikle, seks objesi terimi kadınların vücut parçalarını göstermeleriyle ve fiziksel objelere indirgenmeleriyle ilişkilendirilir. Peki, bunun nesi yanlış? Kadınlar, zihin veya ruhları oldukları kadar bedenleridir de. Kadınları “beyinler” veya ruhani varlıklar olarak sunsanız kimse üzülmez. Eğer bir kadının diğer karakteristiklerinden bahsetmeyip mizah anlayışına odaklansam bu aşağılayıcı olur muydu? Neden kadının cinselliği odaklanmak aşağılayıcı olsun?

* Pornografi, kadınlara karşı şiddete yol açmaktadır.

Pornografi tüketen erkeklerle kadınlara saldıran erkekler arasında bir neden-sonuç ilişkisi kurulmaktadır. Ancak araştırmalar ve uzmanlar, pornografi ve şiddet veya görseller ve davranış arasında böyle bir ilişkinin olup olmadığı konusunda ayrılmaktadır. Sansürcülük yanlısı Meese Commission Report bile pornografiyi şiddetle ilişkilendiren verinin güvenilir olmadığını itiraf etmiştir.

Feminist Thelma McCormick tarafından 1983’te Toronto Büyük Şehiri Kadınlara Karşı Şiddet Takımı için hazırlanan rapor gibi başka araştırmalarda, pornoyu seks suçlarına bağlayan bir örüntü bulunamamıştır. İnanılmaz bir şekilde Takım, raporu bastırıp projeyi sansür yanlısı bir erkeğe yeniden atadı ve o bile “doğru” sonuçlarla döndü. Çalışması da yayımlandı.

Peki, gerçek dünyanın konu hakkındaki dönütü nedir? Ayrıntılı ve acımasız şiddetin pornografide geniş ölçüde yaygın olduğu Japonya’da, kişi başına tecavüz oranı pornoda şiddetin ciddi bir biçimde kısıtlandığı Amerika Birleşik Devletler’indeki kişi başına tecavüz oranından düşüktür.

* Pornografi şiddettir çünkü kadınlar pornografiye dahil olmaya zorlanmaktadır.

Konuştuğum pornografik içeriğe bir şekilde dahil olmuş düzinelerce kadının hiçbiri zorlandığını söylemedi. Hiçbiri zorlanan birini de tanımıyordu. Yine de, şiddet raporlarını görmezden gelmiyorum: İstismar her endüstride vardır. Ve kadınları oynatmak için güç veya tehdit kullanan herkesin adam kaçırmayla, saldırıyla ve/veya tecavüzle suçlanması gerekmektedir. Böyle üretilen tüm fotoğraflar ve filmler zaptedilmeli ve yakılmalıdır çünkü kimsenin bir suçtan yararlanma hakkı yoktur.

* Pornografi şiddettir çünkü pornolarda oynayan kadınlar ataerki sebebiyle öyle bir travma geçirmiştir ki gerçek anlamda rıza gösterememektedir.

Pornografideki kadınlar gönüllü dursalar da porno karşıtı feministler bilmektedir ki psikolojik olarak sağlıklı olan hiçbir kadın pornografinin aşağılayıcılığını kabul edemezdi. Dolayısıyla, eğer ortada bir kabul varsa bunun sebebi kadınların “baskılanmaya aşık olmuş olmalarıdır” ve kendilerinden kurtarılmaları gerekmektedir. Söyleşi yaptığım porno aktrislerinin ortak bir yanı teşhirciliği sevmektir. Ancak eğer böyle bir kadın bedenini sergilemekten haz aldığını söylerse porno karşıtı feministlere göre o kadının yalnızca farklı bir geçmişe veya kişiliğe sahip eşsiz bir insan olması mümkün değildir. O kadın, psikolojik olarak hasar görmüştür ve artık kendi eylemlerinden kendisi sorumlu değildir. İşin özünde bu, kadınların politik/cinsel doğruculuğun onayladığı dar bir seçenekler yelpazesi dışında bir seçim yapma hakkını reddetmektir. Seçim hakkı, “yanlış” seçim yapma hakkına bağlıdır, tıpkı dini hürriyetin ateist olma hakkını gerektirmesi gibi. Velhasıl, kimse bir kadını yapması gerektiğini düşündüğü şeyi yapmaktan alıkoyamayacaktır.

Bir pro-seks (seks yanlısı) feminizm savunusu

Bir “pro-seks” feminist olarak şunu savunuyorum: Pornografi hem kişisel hem politik anlamda kadınlara yararlıdır. Pornografi, en azından üç şekilde cinsel bilgi sağlamaktadır.

• Dünyanın birbirinden çeşitli cinsel olasılıklarının panoramik bir görüntüsünü sunmaktadır. Bu, mastürbasyon gibi temel cinsel bilgi türleri için bile doğrudur. Kadınların yetişkinliğe kendilerine nasıl zevk vereceklerini öğrenmeden erişmesi nadir bir olay değildir.

• Kadınların cinsel alternatifleri “güvenli” bir şekilde deneyimlemesini ve cinsel meraklarını sağlıklı bir şekilde tatmin etmelerini sağlamaktadır. Dünya tehlikeli bir yerdir. Bunun tersine pornografi, yalnız başına aydınlanmanın bir kaynağı olabilir.

• Bir şeyi doğrudan veya dolaylı yoldan deneyim etmenin getirdiği türden bir duygusal bilgi sunmaktadır. Bize bir şey yapmanın nasıl “hissettireceği” hakkında bir anlayış kazandırmaktadır.

Pornografi, kadınların gerçek hayatta lanet okunan sahne ve durumlardan keyif almasına olanak vermektedir. Örneğin, kadınlar tarafından bildirilen en yaygın fantazilerden biri “kaçırılmak”tır. Burada anlaşılması gereken ilk şey, bir tecavüz fantazisinin gerçekten böyle bir şey deneyimleme isteğini temsil etmediğidir. Peki, neden sağlıklı bir kadın tecavüze uğramakla ilgili fantaziler kurar? Belki tüm kontrolü kaybederek sekse dair tüm sorumluluk ve suçluluk hissinden kurtulmayı hayal etmektedir. Belki bu türden bir fantazi şu an sahip olduğu yumuşak ve nazik seksin tam tersidir. Belki kendisinden kendisiyle seks yapmazsa delirecek kadar etkilenen bir erkeği hayal etmek ona onur verici gelmektedir. Belki meraklıdır. Belki fantazi yoluyla yaşamak istediği mazoşistik hisleri vardır. Bu arzuları bastırması daha mı iyi olurdu?

Pornografi kültürel ve politik stereotipleri yıkmakta ve bu sayede her kadının seksi kendi istediği şekilde yorumlamasını mümkün kılmaktadır. Feminist karşıtları, kadınlara arzularından ve dürtülerinden utanmaları gerektiğini söylemektedir. Pornografi ise onlara arzu ve dürtülerini kabullenmeleri ve bunların zevkini çıkarmalarını söylemektedir. Pornografi iyi bir terapi de olabilir. Pornografi, herhangi bir sebepten dolayı cinsel partneri olmayanlara bir cinsel bir çıkış yolu sağlamaktadır. Belki böyle insanlar evden uzakta, yeni dul kalmış veya hastalık sebebiyle izolasyondadırlar. Belki de basitçe yalnız kalmayı tercih etmektedirler. Çiftler de pornografiyi ilişkilerini geliştirmek için kullanmaktadır. Bazen bunu kendi başlarına yapıp videolar izleyip birbirlerinin tepkilerini keşfetmeye çalışmaktadırlar. Bazen bir seks terapistine gidip pornografiyi seks hakkında iletişim kurmanın bir yolu olarak kullanmaları tavsiyesini almaktadırlar. Çiftler, paylaştıkları pornografik içerik sayesinde birbirlerini aldatmalarına gerek kalmadan, seks hayatlarında çeşitlilik deneyimleyebilmektedir.

Pornografi, kadınlara politik açıdan da pek çok şekilde faydalıdır. Tarihsel olarak, pornografi ve feminizm birbirlerinin seyahat yoldaşları ve doğal müttefikleridir. Pornografinin yükselişiyle feminizminki arasında bir sebep-sonuç ilişkisi kurmak mümkün olmasa da ikisi de aynı toplumsal koşulları – yani, cinsel özgürlüğü – talep etmektedir.

Pornografi, cinsel alana uygulanmış ifade özgürlüğüdür. İfade özgürlüğü, değişim arayanların esas müttefiki ve kontrolü ele geçirmeye çalışanların düşmanıdır. Pornografi, homoseksüellik gibi diğer cinsel aykırılıklarla birlikte, politik aykırılıklarla aynı yasal korumaya sahip olmalıdır. Bu koruma özellikle kadınlar için önemlidir çünkü cinsellikleri yüzyıllar boyunca sansürcülükle kontrol edilmiştir.

Pornografik içerik tüketmenin kadınlara karşı şiddet dürtüleri olan erkekler üzerinde de katartik etkileri olabilir. Eğer bu doğruysa pornografiyi kısıtlamak, kadınlarla istismar arasındaki koruyucu bir bariyeri kaldırmaktadır.

Pornografiyi yasallaştırmak, toplumumuz tarafından damgalanan kadın seks işçilerini de korumaktadır. Pornografi karşıtı feministler, seks işçilerini “beyni yıkanmış kadınlar” olarak gördüğünden aslında onların güvenliğinin altını oymaktadır. Bir psikoloji profesörü olan Dr. Leonore Tiefer, “On Censorship and Women” isimli makalesinde şöyle bir gözlem dile getirmektedir: “Bu kadınlar, feministlere yardım almak için gittiler, reddedilmek için değil. . . . Seks endüstrisi çalışanları, diğer tüm kadınlar gibi, ekonomik açıdan hayatta kalmak ve iyi bir yaşam sürmek için uğraşmaktadırlar. Eğer feminizm herhangi bir anlama geliyorsa o anlam bu kadınlarla kızkardeşlik ve dayanışma içinde olmaktır.”

Hukukun amacı

Toplumda hukukun amacına dair birbirine temelden muhalif iki görüş, porno tartışmasına özel olarak odaklanmıştır.

Pro-seks feministlerin onayladığı ilk görüş, hukukun seçimleri koruması gerektiğidir. “Kadının bedeni, kadının hakkı” ilkesi, bir kadının dahil olmayı seçtiği tüm barışçıl aktivitelerde geçerlidir. Hukuk ancak bir kadın bir şey yapmaya zorlandığında veya kendisine karşı bir zorluk başlatıldığında araya girmelidir. Muhafazakarların ve porno karşıtı feministlerin onayladığı ikinci görüş, hukukun erdemliliği koruması gerektiğidir. Bu görüşe göre hukuk, toplum ahlakında veya “kadın sınıfının çıkarlarında” bir ihlal olduğunda araya girmelidir.

Bu çok eski bir meselenin yeni bir şekle bürünmüş halidir. Pornografi tartışması bağlamındaki mesele, bireysel özgürlükle toplumsal kontrol arasındaki asırlık tartışmanın ta kendisidir.

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments