Bu yazı Maria Laura Di Tommaso ve Marina Della Giusta’nın 19 Mayıs 2016 tarihli “Decriminalising sex work is better for everyone” isimli yazısından çevrilmiştir. Çeviren : Asena Çolak. Görsel: “Bitchy courtesan” (c.1842) from the series ‘Shunshoku hatsune no ume (The Erotic Adventures of Six Women)‘ by Utagawa Kunisada (1786-1865)
Amnesty International ve The Economist birbirinden oldukça farklı iki oluşum olmalarına rağmen seks pazarlarına yönelik politikalar konusunda benzer sonuçlara ulaştılar. Geçen Ağustos, Amnesty International’ın Uluslararası Konseyi fuhuşun tamamen suç olmaktan çıkarılması gerektiğini savunmaya karar verdi ve fuhuşun suç olmaktan çıkarılmasının seks işçilerinin haklarını daha iyi koruyacağı, dahil olan herkesin sağlığı ve güvenliği için daha iyi olduğu gerekçelerini ileri sürdü. Amnesty’nin Uluslararası Konseyi seks işçiliğinin suç sayılmasına karşı oluşunu ilan ederken bunun hem müşteriler hem de seks işçileri için oluşuna özen gösterdi. Hem talep (müşteri) hem arz (seks işçileri) kısmını suç kapsamına almak bu “pazarı” gizli ekonomiye itmeye zorlama anlamına gelmekte ve seks işçilerinin maruz kaldığı riskleri arttırmaktadır.
Daha az tahmin edilebilir şekilde, The Economist ücretli seks üzerine 2014 yılında yayınlanan bir raporda pazarın tamamen liberalize edilmesini savundu ve suç olarak sayma yönündeki politikalara karşı olduğunu belirtti. Önde gelen Keynesçi ekonomist ve House of Lords üyesi Robert Skidelsky de yakın zamanda bu görüş taraftarlarının arasına katıldı. Seks işçilerinin sağlığını ve güvenliğini korumak için suç kapsamından çıkarılmanın ve pazarın düzenlenmesinin savunuculuğunu yaptı.
Bununla birlikte, önde gelen katılımcılar ve oluşumlar İsveç-Yöntemi olarak adlandırılan yöntemi savunmaya devam ediyor. Norveç ve İzlanda’da da kabulünden sonra “Nordik Yöntem” olarak adlandırmanın daha doğru olduğu bu yöntem, sektörü kadınlara yönelik baskı merkezi olması sebebiyle kınayan ve seks işçilerinin müşterilerini suçlu sayarak seks işçilerinin baskılanmasıyla mücadele etmeyi amaçlayan 1999 tarihli Kvinnofrid (kadına karşı şiddet) yasasında yüceltilmiştir. İsveç hükümeti kamu eğitimi ve konferanslar, bilgi tabloları ve AB ve BM bünyesinde güçlü lobicilik faaliyetleriyle bu yöntemin hem yurtiçinde hem yurtdışında tanıtımını yaptı.
Ekonomistler olarak, kamu politikalarının göreli refah kaygılarına dayanması gerektiğini düşünüyoruz. Başka bir deyişle, hangi düzenlemede katılımcılar ve toplum daha iyi durumda?
Seks işçiliğinin ekonomisi hakkındaki araştırmalarımız sırasında kendimize sektöre dahil olan kişilerin refahıyla ilgili belli başlı sorular sorduk. Aracılar, fahişeler, pezevenkler, müşteriler ve diğerleri hakkında ne biliyoruz? Sosyodemografik özelliklerine, davranışlarına, motivasyonlarına göre nasıl insanlar? Anketler ve araştırmalar gerekli veriyi sağladı. Toplumun tamamıyla karşılaştırıldığında nasıl idare ediyorlar? En önemlisi, biz ekonomistler olarak içerisinde farklı katılımcıların yer aldığı kurumsal düzenlemelerle– caddeler, genelevler, görüşme salonları -ve bu yerlerin hukuki düzenlemelere nasıl tepki verdiğiyle ilgileniyorduk. Yasal düzenleme en nihayetinde tek bir şey değildir, aksine farklı çeşitlerde ve seviyelerde suç sayma, suç kapsamından çıkarma ve yasallaştırmayla birlikte geniş bir aralığı kapsar.
Bu soruların cevaplarını bulmak için Amerikan ve İngiliz müşterilerden ve doğu Avrupa, eski Sovyetler Birliği, Afrika, Latin Amerika, Güneydoğu Asya ülkelerindeki ve Çin’deki seks işçilerinden aldığımız verilerle 15 yılımızı harcadık. Birçok ortakla birlikte çalıştık ve çalışmalarımızı makaleler, konferanslar ve kitaplarda kapsamlı meslektaş incelemesine ve profesyonel eleştiriye tabi tuttuk. İşte vardığımız sonuçlar :
Seks işçileri veya fahişeler yalnızca kadın değil. Erkek ve trans birey olan seks işçileri de var. Onlar, sağlıklarını tehlikeye atmakla kalmıyorlar aynı zamanda şiddet ve dolandırıcılık (hizmetleri için ücret almama) riskiyle de karşı karşıyalar. Her halükârda, bu riskler fuhuşun suç sayılması halinde çok daha yüksek çünkü suç sayma sağlık personelleriyle ortak çalışmayı ve kanuni yaptırımı zorlaştırıyor. Fuhuşun suç sayılması reşit olmayan ve insan ticareti mağduru kişilerin tespitini de zorlaştırıyor.
Muhtemelen şaşırtıcı şekilde, insan ticaretiyle sömürülen kadınlar üzerine çalışmamız göstermiştir ki caddelerde çalışan kadınlar, bir şekilde görüşme salonlarında, kulüplerde veya otellerde çalışanlara göre bazı alanlarda çok daha iyi durumda. Cadde işçileri hareket özgürlüğünden daha fazla faydalanıyor, daha az fiziksel ve cinsel istismara maruz kalıyor ve görüşme salonlarında, kulüplerde veya otellerde çalışan kadınlara kıyasla sağlık hizmetlerine ulaşmaları çok daha olası. Seks işçiliği pazarının bu dinamikleri aynı zamanda fuhuşa zorlanan kadınlar için de geçerli. Hem müşteriler hem seks işçileri için (hem arz hem talep tarafı) suç sayma pazarı gizli saklı, izole yerlere itiyor. Daireler, kulüpler ve masaj odaları toplumun kalanından ayrılmış durumda. Fuhuş ticaretine maruz kalmış kadınların refahı böylesi tehlikeli ortamlarda azalıyor.
Seks işçilerinin müşterileri tamamen olmasa da ekseriyetle erkek. Onlar genelde ortalama adamlar. Hem ABD hem de Birleşik Krallık’taki müşteri verilerini erkek nüfusun geri kalanıyla eşleştirdiğimizde, çoğu ölçütte iki grup arasında hiçbir fark bulamadık. Yine de, müşteriler seks satın almanın itibarları üzerindeki etkisini önemsiyor ve fuhuşun suç sayılması halinde daha büyük riskle karşı karşıya oluyorlar. Ancak genel olarak seks işçilerinin müşterileri risk alma eğiliminde. Seks için ödeme yapmak ile diğer riskli davranışlarda bulunmak arasında yüksek bir korelasyon var. Birçok erkek için suç sayılan fuhuş, suç sayılmayan veya yasal seks işçiliğinden çok daha cazip. Dolayısıyla, fuhuşu gölgeye itmek seks işçiliğini daha tehlikeli hale getirmekle kalmıyor aslında aynı zamanda talebi arttırıyor.
Görselle ilgili daha fazla bilgi için: https://shungagallery.com/tamenaga-shunsui/