Yetişkin ve herhangi bir engellilik (ağır akıl hastalıkları ya da zeka engelleri) yaşamayan kişiler olarak verdiğimiz bütün kararlarda tamamen özgür irademizi kullanıyor olduğumuzu varsayarız. Biri bizi tehdit etmedikçe ya da şantaj yapmadıkça verdiğimiz kararların kendi irademiz ile olduğuna inanırız. Yanlış anlaşılmasın, burada yetişkin ve aklı yerinde bireylerin rızalarını sorgulamaya açmıyorum. Sorgulamaya açtığım şey aslında hiç istemediğimiz halde kendimizi karşı tarafın talep ettiği şeyi yapmak zorunda hissettiğimiz durumlar. Bunun kişinin öz farkındalığı ile çok yakından ilgili olduğunu düşünüyorum.
Kendinize hiç sınırlarınızın ne olduğunu sordunuz mu? Bunun hakkında oturup düşündünüz mü? “Bunu gerçekten istiyor muyum yoksa karşı tarafın davranışlarına göre mi belirliyorum ne istediğimi?” Bu soru bence ilişkilerde manipülasyon yöntemlerinin sıkça kullanılmak durumunda bırakıldığı coğrafyalarda önemli sorular. Nerede tamamen hayır demişiz, nerede karşı tarafın ısrarları sonucunda hayır’ımız evet’e dönmüş, nerede karşı taraf üzülmesin diye evet demek durumunda hissetmişiz ya da her zaman kadının itaat etmesi gerektiği söylenen bir kültürden geldiğimiz için kendimizi romantik ya da cinsel ilişkilerimizde karşımızdakine itaat eder halde bulmuşuz kendimizi…
Heteroseksüel bir ilişkiye (yani kadına) ulaşımı son derece zor olan heteroseksüel cis erkek davranışlarının başında “rıza inşası” çabası gelebiliyor. Rıza inşası, bir kişinin “Hayır” dediği bir mesele için, karşı tarafın fazlasıyla ısrarcı olması ve “Hayır”ı “Evet”e döndürme çabası olarak tanımlanabilir. Bu genellikle bir cinsel davranışı gerçekleştirmemiz için uygulanır. Heteroseksist ilişki kalıpları kadınların ve erkeklerin ilişki içinde nasıl davranacaklarına ilişkin keskin şablonlar sunuyor. İşte tam da bu nedenle heteroseksüel cis erkek için kadına ulaşmak çok zor olurken, ulaştığında da kadının bütün “Hayır”larını “Evet”e çevirmek için elinden geleni yapacağı, sınır ihlalleri ile dolu bir oyunun içine doğru sürüklüyor ilişkiyi. Dahası yine aynı erkek, bu oyunlara karşı gardını indiren kadınlara “yollu, kaşar, orospu” vb. gibi hem orospufobik hem de kadın düşmanı yakıştırmalarda bulunuyor.
Rıza inşasında cis erkek pek çok farklı psikolojik üstünlük sağlama yönetimini bir arada kullanabiliyor. Şunu da belirtmek gerek. Ben her ne kadar daha çok herhangi bir cinsel davranış konusundaki rıza inşası davranışını öne çıkarsam da aslında rıza inşası her alanda olabilir. Özellikle çok fazla kullanılan rıza inşasını sağlama yöntemleri kısaca şöyle sıralanabilir:
Israr: Sürekli talep etmeye dayalı bir yöntem. Buradaki süreklilik illa her dakika ve her saniye olmak zorunda değil. Sürekli olarak herhangi bir cinsel davranışın sizden onayını almak için arada sizin sınırlarınıza “taciz atışı” yapılması ısrara giriyor. Çoğu zaman “Tamam bu konuyu kapattık artık.” dediğinizde, rızanızı inşa etmek isteyen kişi bunu yine önünüze getiriyor.
Manipülasyon: Karşı tarafı yönlendirmeye dayalı yalanlar zinciri olarak tanımlanabilir. Mesela sizin rıza vermediğiniz ancak arzuladığınız bir şey için (Evet, bir şeyi hem arzuluyor hem de onu yaşamaya rıza göstermiyor olabilirsiniz. Bu çok doğal.) “Zaten sen de istiyorsun.” şeklinde manipülatif davranmak.
Duygusal Tehdit: Pek çok farklı yöntem işe yaramadığında, rıza inşacısı karşı tarafın duygularını yıpratıcı yöntemlerle rızayı inşa etmeye çalışabilir. Mesela “Ben bir erkeğim. Benim de ihtiyaçlarım var, eğer sen izin vermezsen ben de başkasına giderim.” cümlesinde olduğu gibi.
İkna Süreçleri: Rızasını inşa etmek istediği kişiye fazla ilgi göstermek, hediyelere boğmak, hayatının bazı alanlarında iyileştirmelerde bulunmak (Mesela okula ya da işe giderken arabayla almak). Bu davranışlar her zaman rıza inşası için kullanılmasa da kişiyi suçlu hissettirmek ve bu yolla rızasını alabilmek için sık sık kullanılmaktadır. “Ben sana bunu bunu yaptım ama sen benim için şu kadarcık şeyi yapmıyorsun.” gibi.
Duygusal baskı: Kişiyi kendini suçlu hissettirerek rızasını inşa etmeye çalışmaktır. “Senin için şu kadar yol geldim.”, “Çevremdeki herkes yapıyor ama sen buna hayır diyorsun.”, “Beni aslında sevmiyorsun.” gibi…
Kaygıyı Azaltma: Kişiye özellikle geleceğe dair teminatlar verme. Rıza inşa etmeye çalışan kişi “Zaten evleneceğiz.”, “Zaten ayrılmayacağız.”, “Ömrüm boyunca seninle olacağım.” gibi cümleler ile kaygıyı azaltmayı ve rızayı inşa etmeyi hedefler.
Tüm bu rıza inşası yöntemleri illa somut bir cinsel davranış için kullanmayabilir. Neredeyse sonucu her zaman bir şantaj hikayesi ile biten çıplak fotoğraf (nude) talep etmek için de bu yöntemleri kullanabilir kişi. Kadınları kontrol altına almak ve muhafazakar aileleri ile tehdit etmek için pek çok kötü niyetli cis erkek kadınlardan çıplak fotoğraf almak için rızalarını inşa ediyor, elde ettikten sonra da kendileriyle seks yapmaları şartıyla bu fotoğrafları yaymayacaklarını söylüyorlar. Bu konuyla ilgili daha önce sitemizde yayınlanan şu yazıyı okuyabilirsiniz.
Bu noktada rızamızı türlü çeşit oyunlarla inşa etmeye çalışan cis erkek üzerinde değil, kendimiz hakkında düşünmemiz gerektiğine inanıyorum. Bunu failleri yok saydığım için değil, her halükarda bu tarz insanlarla ve durumlarla mutlaka karşılaşıyor olduğumuz gerçeği üzerine hareket ediyorum. Sonuç olarak rıza inşası başlı başına hukukta tanımlı bir suç değil ve olmamalı da. Bu durumda kendi sınırlarımızı tayin etmek, kendimizi okumak ve ilişki içinde ne yaşadığımıza dair farkındalık sahibi olmak bizi koruyacak önlemlerden birkaçı oluyor. Bu gibi durumlardan ve insanlardan kendinizi koruyabilmeniz için şu yöntemleri uygulayabilirsiniz.
Yaşadığım şey şiddet mi?
Aslında her ilişki kendi risklerini içinde taşır. Sadece romantik ya da cinsel ilişkiler değil, ailemizle kurduğumuz ilişkide dahi riskler vardır. Şiddet görme, rızamızın inşa edilmesi, şantaja ya da tehdide uğrama, engellenme, baskılanma ya da izole edilme gibi riskler özellikle hiyerarşik ilişkilerde (genel olarak bir tarafın üstünlüğüne dayalı ilişkiler) sıkça görülebilir. İşte bu tarz ilişkilerin içinde isek önce ne yaşadığımızı net olarak tanımlayabilmemiz gerekir. Bu da ilişkideki şiddet farkındalığıdır ki sadece karşı tarafın bize uyguladığı fiziksel, psikolojik, cinsel, sosyal, ekonomik ya da dijital şiddeti değil, bizim de karşı tarafa uyguladığımız şiddet biçimlerini tanımlar. Kendimize dair farkındalığımızın da oluşmasını sağlar. Bununla ilgili olarak Mor Çatı’nın flört şiddeti hakkındaki uyarılarını okuyabilirsiniz. Şiddete dair farkındalık oluştuktan sonra, partnerin özellikle rızamızı inşa etmeye yönelik hareketlerinin bizi ne kadar rahatsız ettiğini sorgulamanız gerekir.
Benim sınırlarım neler?
Kendi sınırlarımızı net olarak tanımlamamız Hayır’ımıza ya da Evet’imize daha sıkı sıkıya bağlanmamızı sağlar. Neyi seviyoruz, neyi arzuluyoruz, neyi hem arzulayıp yaşamak istiyoruz, neyi arzulayıp yaşamak istemiyoruz, neyi “şu an” deneyimlemek istemiyoruz, neyi başka zaman deneyimlemek istiyoruz… İşte tüm bu sorular bizim şiddet farkındalığına ulaşmamız için bir aracı. Sınırlarımızı sürekli esnetmeye ve hakkı olmadığı alanlara dahil olmaya çalışan bir partnere karşı verilecek en net yanıt “Hayır”dır. Şayet bu yanıtınız karşı tarafa yeterli gelmiyor ve çeşitli ısrar mekanizmalarını kullanıyorsa o zaman karşı taraf rızanızı inşa etmeye çalışıyor demektir -ki bu da en rahatsız edici ve sizin kararlarınızı hiçe sayıcı bir manipülasyon şekliyle karşı karşıyasınız demektir.
Özgür kadın olmak her şeye “Evet” demek midir?
Hayır. Özgür bir birey olmak, kişinin kendi iradesine, “Hayır”ına ve “Evet”ine sahip çıkmasıdır. Şayet sınırlarınız birinin size dokunmasıyla başlıyorsa ve daha fazlasını asla istemiyorsanız o zaman bu konuda irade göstermek sizin özgür bir birey olduğunuzu gösterir. İstemediğiniz onay vermediğiniz iletişim ya da temas kurma biçimlerine ya da cinsel davranışmalara sadece daha rahat olmanız beklendiği için “Evet” demeniz özgür olduğunuz anlamını taşımaz.
Ne yazık ki kadınlar olarak herkese itaat etmemizin öğretildiği bir toplumda yaşıyoruz. İnsanların ısrarlı taleplerini, aynı ailemizle kurduğumuz ilişkide olduğu gibi karşılayabilmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Oysa “Hayır” demeyi öğrenmemiz gerekiyor. Ailemize, komşumuza, topluma, sevgilimize, flörtümüze, takıldığımız insanlara ve hatta hiyerarşik olarak bizden üstün olduğunu düşündüğümüz kişilere (mesela öğretmenler) “Hayır” diyebilmemiz gerekiyor. Bu kendi irademize sahip çıkmamızın en değerli yollarından biri. Sadece kendimiz için değil, bizi biz olarak kabul etmeye hazır insanlarla tanışabilmemiz için de gerekli bu.
Unutmayın, rızanızı türlü çeşit yollarla inşa etmeye çalışan, düzenli olarak ısrar eden ve sizin Hayır’ınıza saygı duymayan bir partner gelecekte bu davranışını diğer tüm alanlarda da sürdürmeye devam edecektir.