Arşiv Kültür - Sanat

Havvalar ve Elmalar

Bu yazının pek çok yerinde -spoiler- bulunmaktadır.

Yaratılış hikayesi hemen hemen bütün dinlerde aynı özellikleri taşır. Tanrı’nın meleğini dünyaya yollaması ve her yerinden numune topraklar toplamasını istemesiyle başlar bu süreç. Daha sonra kendi Tanrısal elleriyle yoğurur Adem’in hamurunu. Ruhunu, kendinden bir parçayı üfler ve meleklerinden Adem’e secde etmelerini ister. Cennetinin baş köşesine koyar onu.

Hikayemizin başına gidelim. Tanrı, meleklerine bir insan yaratacağını söyler ve bir tepkiyle karşılaşır, melekleri Tanrı’ya yaratacağı insanın yeryüzünde fesat çıkaracağını ve kan dökeceğini söylerler. Tanrı bir erkek yaratacaktır çünkü Adem bir erkektir. Daha yaratımından önce kan dökeceği, fitne fesat çıkaracağı ve düzeni bozacağı  bellidir ve bilinmektedir. 

“Biz seni övgü ile tesbih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?”       

(Bakara:30)

Adem’i yarattıktan sonra cennetine yerleştiren Tanrı bir süre sonra Ademin yalnızlığını fark eder ve ona bir eş yaratır. Çoğu kaynakta, Havva’nın ademin kaburgasından yaratıldığı geçmektedir ancak Kur’an’da Havva kelimesi geçmemektedir. Havva’dan yalnızca bir eş olarak bahsedilmektedir. Tanrı, bu ikiliyi cennetin baş köşesine yerleştirdikten sonra kendilerine türlü türlü nimetler verir ancak bir şartı vardır; yasaklı ağacın meyvesini yememek.

“Ey Âdem! Sen ve eşin cennette yerleşip dilediklerinizden yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın! Sonra zalimlerden olursunuz.”

(A-raf:19)

Ancak yılan (kimi anlatılara göre Lilith) Havva’nın aklını çeler ve Havvayı o elmayı yemeye ikna eder. Havvaya uyan Adem de günaha ortak olur ve o da elmayı yer. İşte bu noktada kuralı çiğneyen ikili artık cennetten men edilmiştir. Fakat hangi cennetten? Kimin cennetinden? 

Netflix platformunu hemen hemen herkes bilir. Bizim coğrafyamızda LGBT+ propagandası yapmakla ve gençleri özendirmekle suçlanan o platform. Bu platformda iki farklı dizi izledim; Khalifat ve Unorthodox. Biri Müslüman bir kadının yaşadığı cenneti ve cennetten kaçışını anlatırken (Khalifat) diğeri aynı hikayenin Yahudi bir kadınla ilgili olanıydı.(Unorthodox) Öncelikle Khalifat’ı kısaca özetlemek gerekirse, Avrupada islamafobiye maruz kalarak radikalleşen gençlerin hikayesini anlatıyor aslında. 

Ancak benim dikkatimi çeken ve burada bahsetmek istediğim başka bir husus var. Pervin ve eşi İsveç’ten Rakka’ya “hicret” etmiş bir çifttir. Pervin, içinde bulunduğu durumdan çok bunalmıştır ve daha fazla dayanacak gibi değildir. Rakka’yı terk etmek için İsveç’ten bir tanıdığıyla iletişime geçerek yardım ister. Muhtemelen kadın olduğu için telefon kullanması da yasaktır ve dizinin belli bir bölümüne kadar o telefonu kullandığı öğrenilecek mi korkusuyla geriliyorsunuz. Pervin’in kocası teknik olarak halinden daha memnundur, çünkü içinde bulunduğu sistem erkek egemen bir sistemdir ve koca kişisi de erkektir. Ancak dizinin ilerleyen kısımlarında bu koca diğer erkekler tarafından zayıf halka olarak görülür ve bir intihar saldırısına kurban edilmek istenir. İşte bu noktada Pervin’le daha eşit konuma indirilmiştir ve içinde bulunduğu cennet artık ona ait olmaktan çıkmıştır. 

Evet Rakka müslüman bir erkek için cennettir. Çünkü Allah’ın hükümleriyle hükmedilen bir İslam devletidir. Erkeklere göre dizayn edilmiş, erkeklerin her haliyle gövde gösterisi yapabildiği, kadınları dilediği gibi kontrol edebildikleri (vs vs..) bir coğrafyadır. Cennet hayaliyle Pervin’le beraber hicret etmişlerdir Rakka’ya ancak durum Pervin için aynı değildir. 

Unorthodox, Yahudi bir kadının mahallesini terk etmesiyle başlar. Mahallesi ona ait bütün kültürel, dini, ailesel ve diğer her şeyi ifade etmektedir. Gizlice biriktirdiği paralarla kendisine bir kaçış planı yapar ve hayata geçirir. İlk defa peruğunu çıkardığı ve denize girdiği sahne çok anlamlıdır aslında. Ancak Esty de evli bir kadındır ve esty’nin de kocası peşine düşer. Karısını öldürmek, namusunu temizlemek ve diğer kadınlara karşı olası bir örnek davranışı geri püskürtmek için. Dizide uzunca bir süre kocasının Esty’yi kovaladığını, bulmaya çalıştığını izleriz. Bulur da karısını ancak öldürmekten vazgeçer. Tek istedği Esty’yi evine geri götürmek, onunla tekrar bir hayat kurabilmektir. 

Pervin artık Rakka’yı, Cenneti terk etmek ister. Çünkü Rakka artık Pervin için bir cennet değildir ve Pervin o elmayı yemek istemektedir. Ancak burada başka bir ayrıntı daha vardır; Pervin’in kocası da o elmayı yemek ister. Günahın fitilini ateşleyen Pervin peşinden kocasını da sürükleyecektir. Zayıf halka statüsüne düşen ve kurban edilmek istenilen koca, Pervin’in peşine takılmış Rakka’yı terk etmek için varını yoğunu ortaya koymuştur. 

Kocasının Esty’yi öldürmekten vazgeçtiği an bir kırılma noktasıdır. Çünkü elmayı artık o da yemiştir. Elmayı yediğini karısına kanıtlamak için favorilerini keser. Kutsal anlatımlar bir kere daha tekrarlanmıştır, bir kez daha kadın kişisi erkeğini yoldan çıkarmıştır. 

Tasarımda kapsayıcılığın temel bir kuralı vardır; tasarım sürecine başlarken yalnızca avantajlı stereotipler varmışçasına tek yönlü tasarım sürecine girişilmez. Bütün herkes göz önünde bulundurulur ve tasarım sürecinde personaya herkes dahil edilir, böylelikle de herkes için kapsayıcı bir tasarım süreci ve çıktısı meydana getirilmiş olunur. Cennet, kutsal kitaplarda da betimlenildiği üzere erkek bireyler için yaratılmış bir mecradır. sıralanan ödüller erkekler için erkeklere betimlenir. Kadınlara hitap eden, kadınları hedef alan bir cennet içeriğine rastlamak pek mümkün değildir. 

Sormak istediğim bir soru var, Havva o elmayı neden yedi? Cennetten kovuldu mu yoksa kendisini kovdurttu mu? Elmayı bir kandırılma sonucu mu yedi yoksa kendi iradesiyle, belki de planlayarak mı yedi? Havva cennete karşı bir aidiyet hissedebildi mi?

Sahi cennette Havva’ya yer var mıydı? 

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments