Bu yazı seks pozitif bir yerden pornolar, cinsellik ve hazlar hakkında bir sohbet vadediyor. Seks negatif argümanlardan, porno sektörünün açmazlarından bahsetmeyeceğim. Bunlar başka bir yazının konusu.
Hazzın politikliği konusu sıkça tartışılan bir konu. Bazıları hazzın çok bireysel bir deneyim olduğunu, bu nedenle politik olamayacağını düşünür. Sanırım bu açıdan tam bir feministim. Bana göre politik olmayan hiçbir şey yoktur. Hatta konu eğer pornolarsa, günlük hayatta karşımıza çıkan herhangi bir politik meseleden daha politik olduğunu düşünürüm.
20 yaşındayken bir blog tutmaya başlamıştım. Adı Yollu Yolunda Gerek’ti. Alt başlığı ise “Orospuluk Hakkında Ciddi Bir Blog” idi. Bu blogu açma nedenim sizin de tahmin edeceğiniz üzere Kate Millett’tı. Henüz Cinsel Politika’yı yeni okumuştum. Bu sırada aynı zamanda Fransız feministlerini okuyordum. İkisi birleşince ben de karşı cinsel politik bir blog açmaya karar verdim. Blog bence ses getirdi blogculuk camiasında. Hatta Cumhuriyet Gazetesi’ne bir röportaj verebileceğim kadar duyulmuştu da. 20 yaşında cinsel politik blog yazan biri olarak saklanmak zorundaydım. Ailemin, arkadaşlarımın ve hatta o dönemki sevgilimin bunu duymaması gerekiyordu. Uzunca bir süre sakladım ve yıllarca sahte bir kimlikle feminist bir yerden cinsel politika yaptım. Bunları neden anlatıyorum size? Blogun sloganı olan “orospuluk hakkında ciddi bir blog” sadece seks işçileri ile ilgili değildi. Ataerkil cinsel politika norm dışı görülen, makbul olmayan her kadını bu isimle yaftalıyordu. 8 Mart’larda “Orospuysam paramı ver.” “Am benim dilletirim bağ benim belletirim.” “Yılın sürtüğü” vb. pankartların varoluş dinamiği ile aynıydı benim blog. Ataterkil toplumun beni orospu ilan etmesi için anlamlı bir sebebe gerek yoktu. Orospu olarak anılmaktan korkmamız da ayrıca orospufobik bir tavırdı. Bu ikisi birleşince şu çıkıyor ortaya aslında. “Orospuyum, evet orospuyum ve bundan sana ne?”
Eh işte, bu noktada nasıl hazlarımız politik olmayabilirdi ki? Madem ataerkil toplum, saçının teli görüneni de, mini etek giyeni de, makyaj yapan başörtülüyü de gülmeyeni de, güleni de ve aslında nihayetinde nefes alan her kadını orospu ilan edebildiğine ve bu yolla da ayrıca orospuları aşağılamayı kendine hak gördüğüne göre neden biz kadınlar orospu diye anılmaktan artık kaçalım?
Bu kısmı geçelim.
Pornolara gelelim. İnternetten önce pornografik dergiler ve Cine5 gece yayınları varmış. Evlere bilgisayar girmeye başlayınca CD’ler çıktı. İnternet yaygınlaşınca da porno siteleri. İşte o CD’lerin çıktığı dönem biraz işler farklılaştı. Artık kadınlar da pornografik içeriğe ulaşmaya başladı, ama asıl devrim internetle oldu. Porno izleyen kadınlarla ilgili çok çalışma var ama tahminler kadınların internete ulaşabildiği ülkelerde üç kadından biri şeklinde. Elbette böyle bir konuda doğru sayıyı bilmek mümkün değil. Yine de en bilinen porno sitelerinin kadın izleyici trafiklerine karşı kayıtsız kalmadıklarını ve kadınların daha fazla izledikleri porno biçimleri için ayrı kategoriler açtıklarını biliyorum. Ama porno artık sadece porno sitelerinde yok. Onlyfans gibi araçlar artık porno üretimini Youtube’daki bireysel üretimlere çevirdi. Artık elinde kameralı telefonu olan herkes pornocu olabilir. Bu durum pornoyu çeşitlendirdi ve sadece erkeklerin tükettiği tek tip yapıdan kurtarmaya başladı. Dahası da var. Feminist ve Queer porno. Özellikle Kanada’da bu alanda çok fazla adım atılıyor. Her yıl verilen Feminist Porn Awards ve bizzat Kanada devletinin fonlamış olduğu Dirty Diaries serisi ve açık kimlikleriyle kendilerini feminist/queer porno yönetmeni olarak beyan eden kişiler… (Bu arada Dirty Diaries’deki Skin pornosunu izlemiş miydiniz? İzlemediyseniz mutlaka izleyin.) Evet, porno dönüşüyor. Artık porno starları çağı kapandı gibi. Herkesin kelimenin tam anlamıyla nihayetinde orospu olduğu bir çağa doğru ilerliyoruz. Bu bazıları için büyük bir yozlaşma olabilir, ama bence her şeyin normalleşmesi. Artık daha barışçıl bir dünyaya adım atmamızda önemli bir adım.
Fakat şu an pornonun dönüşmesi anaakım pornonun hala cishet erkek zevklerine göre çekildiği gerçeğini değiştirmiyor. Bu uzun bir dönem dönüşecek gibi de değil, çünkü en hevesli tüketiciler hala erkekler. Belki bu noktada pornonun politikliği konusunu biraz daha açabiliriz. Tamamen birbirine benzeyen tek tip kadın bedenleri, cinselliğin doğallığından uzak yapay bir evreni izleyerek ergenliğini geçiren bir erkeğin seçeceği partnerlerin bedenlerine ve cinselliğe dair algısı deforme olmuyor mu? Belki de geleceğin ebeveynleri doğru porno tüketiciliği konusunda ergen çocuklarına eğitim veren ebeveynlerdir, çünkü ne kadar kaçırırsanız kaçırın o genç mutlaka porno izliyor. İşin ergen psikolojisi kısmı elbette beni aşar, ben sadece bunun asla engellenemeyeceğini biliyorum.
Demek ki porno tüketicisi olarak taleplerimiz de önemli. Sadece porno üretimi değil. Üretimi taleplerin var ettiğini düşünürsek bizim seçimlerimiz de sektörü etkiliyor. Hayır, burada hazzınızı politik atmosfere göre inşa etmeniz gerektiğinden bahsetmiyorum. Porno, cinsellik, hazlar gibi meselelerin bilinçli seçimlerimizle pek alakası yok. Olmamalı da. Ama belki Onlyfans gibi ya da cam siteleri gibi farklı platformları desteklemek, farklı beden biçimlerimden uzaklaşmamak, gerçeklikten kopmamak gelecekte cinsellikle kuracağımız ilişkiye etki edebilir.
Diğer bir mesele de cinselliğin, porno üreticisi ya da tüketicisi olmanın, kurgulanmış ideal kadınlık üzerinden biçimlenen yaftalamaların son çağına denk gelmiş olmamız. Bunu Batı merkezci bir yerden söylemiyorum. Biliyorum ki dünyada İslam ülkeleri gerçeği var. Biliyorum ki İran’da hala evlilik öncesi bekaret belgesi alınıyor. Biliyorum ki Afganistan’da kadınlar sokağa tek başlarına çıkamıyor. Biliyorum ki kadınlar hala recm ediliyor. Ama yine biliyorum dünyanın bu kadar küçüldüğü bir çağda bir taraf bu kadar ilerlerken diğer taraf buna seyirci kalamaz. Gelecek öyle veya böyle queer ve feminist.