21 Ekim 1998 tarihine kadar Türkiye’de kadınların bekareti, devlet tarafından korunması gereken bir şeydi. Bekaret kontrolü uygulaması Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından ancak takibi şikayete bağlı suçlarda, mağdurun rızası alınarak, ırza geçme gibi re’sen takip edilen suçlarda ancak hakim kararı ile; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise Cumhuriyet savcısının yazılı izni ile yapılabileceğini düzenleyen bir Genelge yayımlanarak sınırlandırılmış oldu. Peki o döneme kadar neler yaşanmıştı?
“Bekaret kontrolü 80’lerden itibaren kadınların ortaokuldan iş başvurularına kadar birçok alanda karşısına çıkan bir sorundu. 88’de Harita Genel Müdürlüğü işe alacağı kadınlardan bekaret raporu isteyince kadınlar kurumu telgraf yağmuruna tutmuştu.
89’da Ankara’da Feminist Haftasonu toplantısı sonrasında başlatılan ‘cinsel tacize hayır’ kampanyasının merkezinde işte, okulda ve gözaltında – kısacası her yerde – karşılaşılabilen bekaret kontrolü vardı. 90’lı yıllarda özellikle ortaöğretimdeki kız çocuklarının intiharlarıyla bekaret kontrolleri gündeme oturdu ve birçok şehirde protesto edildi.“1
“1990 yılında okullarda, yurtlarda, devlet dairelerinde arka arkaya bekâret kontrolü uygulamalarının yapılması dolayısıyla çok sayıda eylem yapıldı. Ankaralı kadınlar da bu eylemlerin bir kısmını gerçekleştirdiler. Sonrasında birbirine ulaşabilecek kadınların bir araya gelip sürece tepki vermesinin yetmediğine, bekâret kontrolüne taraf olan/ olabilecek kadınlarla buluşabilmek için bir kampanya örgütlenmesine karar verildi.
19 Haziran günü yapılan ilk toplantıya İHD Ankara Şubesi Kadın Komisyonu, Perşembe Grubu, Kadın Dayanışma Vakfı Girişim Kurulu, Eğit-Sen, Tabipler Birliği, Hemşireler Derneği, Kadınların Ankarası Komisyonu, Bağımsız Kadınlar Grubu, Tartışma Grubu, Sosyalist Parti Kadın Komisyonu, Çağdaş Hukukçular Derneği, Genç Umut Grubu ve Üniversiteli Kadınlar katıldı. Bu toplantıda, bekâret kontrolünün ne kadar yaygın olarak uygulandığı ve nasıl meşru kabul edildiği üzerine tanıklıklar aktarıldı ve “Bekâret kontrolüne hayır, Bedenimiz bizimdir” kampanyasının hedefleri ve çerçevesinin ne olacağı tartışıldı. Kampanya sözünü iki ayda bir yayınladığı ‘Yeter’ dergisiyle geliştirdi, yaygınlaştırdı.“2
“Mayıs 92’de kadınlar Ula ve Simav’da iki öğrencinin intihar etmesine yol açan bekaret kontrolünü Ankara MEB önünde ‘zarlı namus anlayışına hayır’ pankartlarıyla protesto etti. İstanbul’da kadınlar kontrolü yaptıran müdürlerle ilgili suç duyurusunda bulundu.
Ancak devlet, kadın bedeni üzerindeki denetimini kaybetmemek için uzun süre direndi.
95 Ocak’ta Milli Eğitim Bakanlığı’nın çıkarttığı bir yönetmelikte ‘iffetsizliği tespit edilmiş’ olmak ortaöğrenim kurumlarından atılma gerekçeleri arasında sıralandı. Okul müdürlerinin bekaret kontrolü yapmasına imkan veren madde ülke çapında protestolarla karşılandı.” 3
Kadından Sorumlu Devlet Bakanı Işılay Saygın, 27 Aralık 1997’de Yeni Yüzyıl’da yayımlanan röportajında gazeteci Neşe Düzel’in bekaret testi ve ilgili intiharlar konusundaki sorularına şöyle yanıtlar vermişti:
“Soru: Kaç genç kız bekâret kontrolü yüzünden intihar etti bu ülkede?
Cevap: Ediyorsa edecektir.
Soru: Bakire oldukları halde bu utanca dayanamayıp intihar ettiler.
Cevap: Bence o kadar önemli bir şey değil o. Üç tane, beş tane. Caydırıcı olsun diye bazı kurallar koymak, terbiye vermek lazım. Böyle bir diyaloğa girmesin erkekle.
Soru: Bekâret testi bütün genç kızlara uygulanıyor.
Cevap: Uygulansın canım ne olacak. Annesi babası, çocuğuna gereken uyarıyı yapsın; çocuk da hareketlerini ona göre ayarlasın.
Soru: Cinsellik tehlikeli bir şey mi sizce?
Cevap: Vallahi bilmiyorum. Ben biraz muhafazakârım. Bu konuları konuşmaktan da hiç hoşlanmıyorum.
Soru: Ama bu konular toplumda tartışılıyor.
Cevap: Toplum beni ilgilendirmez. Konuşmam ben. Toplumun değer yargıları var; o yargıları dışarı atamazsınız.”4
“Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın bekaret kontrolünü savunması üzerine kadınlar 98 Şubat’ta Taksim’deki eylemde bakanı istifaya çağırdı.
Şubat 98 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde, dönemin feminist kadınları ve oluşumları bekaret kontrolü ile ilgili şunları söylemişti;
- Halime Güner (Uçan Süpürge üyesi):
Ankara’da Kadın Sığınma Evi çalışmalarını başlattım. Babamın annemi dövmeye başladığı günden beri, şiddetle uğraşıyorum. Bu görüşü savunan birinin tedavi görmesi gerekir düşüncesi ortaya çıktı. Işılay Saygın kadın bakanı olamaz. Saygın, kadını inciten, canını acıtan, kadını olmak istemediği konuma hapsetmeye çalışan bir tutum içinde.
- Özlem Şahin (Özgürlük ve Dayanışma Partisi Üyesi):
Okullarda, cezaevlerinde, devlet kurumlarında, tutukta, poliste göz altında, hem bekaret kontrolü hem de bakire olmayan kadınlara yönelik zorla vajinal kontrollere karşı bir tepki oluşmalıydı. Her şeyden önce MEB’in çıkardığı yönetmeliklerde, polis ve selahiyetleri ve memurun muhakematı yasasında kadınlara, devlet adına, bekaret kontrolü yapma yetkisini veren bütün maddelerin temizlenmesini, bunu yapanların da cezalandırılmasını öngören kanun maddesinin ceza yasasında olmasını istiyoruz.
- Sabiha Kuşçu (Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Başkanı):
Bakan, göreve geldiği dönemde, sivil toplum örgütlerini etrafında topladı. Türk kadını için olumlu çalışmalar yapmak üzere hep birlikte yola çıktık. Eğitimi, sağlığı ve meslek edindirme kursları ile çok da yol aldık. Ama bu arada şanssız bir beyanat vererek, bizim düşüncelerimizin tam tersi olan bir konuya değindi. Bu istediği bir cevap mıydı? Dil sürçmesi miydi anlamayamadık. Bu kadar güzel şeyler yapan bir kadını, yaptığı bir hatadan dolayı hepimiz cezalandırma hakkına sahip miyiz?
- Sündüz Haşar (KADER üyesi, Kültür Emekçileri Sendikası Yöneticisi):
Bakanın demeci bütün kadınları rencide etti. Onun için şiddeti içeren bir toplantıda, bu protesto zorunluydu. Gelmiş olsaydı da bizim tepkimizi anlayabilseydi. Eminim gösterilen tepkinin nedenini de anlayamadı. Devlet dahil olmak üzere,hiç kimsenin kadının bedeni üzerinde kontrol ve tasarrufu yoktur. Bunun tersi, istek dışı yapılması şiddettir. 18 yıldır kadınlar, bunlar yaşanmasın diye uğraşıyorlar. Bu mücadele sonucu o bakanlık kuruldu. Sayın bakan, böyle demeç vermemeli, tam tersi bu uygulamaların peşine düşmeli, düzenleyici hükümler oluşturmalı ve yasaları takip etmelidir. Biz bunu bekliyoruz. Ama o bizi karşısına alıyor.
- Bekarete Karşı Kadın Platformu üyesi:
Bir kadın bakanın böyle açıklamalar yapması, üstüne üstlük kadınlar benim arkamda demesi, bizim aramızda tepki doğurdu. Bu daha başlangıç. Bekaret kontrolünün yasal hiçbir yanı yok. Bir hukukçu olarak bunu çok iyi biliyorum. Yakın zamana kadar acımasızca, aşağılayıcı uygulamalar yaşandı. Dolayısı ile bu tepki şarttı. Toplumsal bellekten yoksun olduğumuzu bildiğimiz için, bu eylemleri sürdürmeyi istiyoruz, istifasını istiyoruz.
- Prof Dr. Serpil Salaçin (9 Eylül Üniversitesi Tıp Fak. Adli Tıp Ana Bilim Dalı Bşk.)
Şu anda insan hakları ile ilgili çok ciddi atılımlar yapacağı görülen bir kabinede Işılay Saygın’ın olması ve böyle bir görev almasını protesto ediyorum. Mesleğim boyunca, bekaret kontrolu denilen uygulama sonucu intihar eden, kardeşi tarafından öldürülen, bekaret raporuna güvenmeyen babası tarafından 13 yaşında başı kesilen genç kızların, kadınların otopsisini yaptım. Bunları Işılay hanımın görmesini isterdim. Eğer görseydi birkaç kişi öldü diye bundan vazgeçemeyiz diyemezdi.”5
Yine 98 Şubat tarihli kadın gazetesi Pazartesi’de, bekaret kontrolü ve dönemin Aile Bakanı Işılay Saygın ile ilgili eleştiriler paylaşılmıştı;
“Bekâret kontrolleri uzun yıllar kadınlar üzerinde bir baskı olarak devam etti. Nihayet, 21 Ekim 1998’de Adalet Bakanlığı, bekâret kontrolünün ancak takibi şikâyete bağlı suçlarda, mağdurun rızası alınarak, “ırza geçme” gibi resen takip edilen suçlarda ise ancak hâkim kararı ile ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı izni ile yapılabileceğini belirten bir genelge yayınladı.
2002 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu’nun 287. maddesi ile kadınları bekâret kontrolüne (genital muayeneye) gönderen veya bu muayeneyi yapan kişiler hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezası getirildi.”6
*Gazete küpürleri Kadın Eserleri Kütüphanesi’nden alınmıştır. Kaynak: Aynur Boyraz.
İleri Okuma:
- Bekaretin el değmemiş tarihi – Hanne Blank, İletişim Yayınları
- Kızlık zarı muayenesi / Bekaret denetimi – Arş. Görv. Elif Gürsoy
- Bekaret testinin ortadan kaldırılması – Op. Dr. Banu Çiftçi
Dipnotlar
- Kadınların Yasalara ve Hayata Müdahale Başarıları – Bianet
- Ankara’da ‘Bekâret Kontrolüne Hayır’ kampanyasının ilk toplantısı yapıldı – Çatlak Zemin
- Kadınların Yasalara ve Hayata Müdahale Başarıları – Bianet
- Işılay Saygın istifa etmelidir – Hürriyet
- Bekaret kontrolü kişiliğe tecavüz – Hürriyet
- Ankara’da ‘Bekâret Kontrolüne Hayır’ kampanyasının ilk toplantısı yapıldı – Çatlak Zemin