Association of Libertarian Feminists’te yer alan, 7 Ocak 2009’da yayımlanmış “A Brief Note on Marriage By Fred Moulton” adlı yazının Türkçe çevirisidir. Çeviren: Mete. Görsel: Saliha Çolak, dijital kolaj.
Geçtiğimiz yıllarda eşcinsel evliliği meselesi odak noktası haline geldi. Bu meseleye dair pek çok mahkeme kararı verildi, yasal girişim başlatıldı ve halk oylaması yapıldı. Ancak ben önerilen herhangi bir yasanın spesifik özelliklerine odaklanmaktansa genel olarak bu evlilik tartışmasıyla ilgili birkaç noktaya değinmek istiyorum.
Tarihsel olarak insanlar birçok farklı evlilik çeşidi düzenlemişlerdir. Eğer bir durup heteroseksüel evlilikleri düşünecek olursak çok yaygın olmayan çeşitleri de dahil olmak üzere pek çok farklı evlilik çeşidi olduğunu fark edebiliriz:
* Poliandri bir kadından ve birden fazla erkekten oluşur.
* Polijini bir erkekten ve birden fazla kadından oluşur.
* Grup evliliği hem birden fazla erkek hem de birden fazla kadından oluşur.
* Sıra evliliği (line marriage) zaman içerisinde yeni üyeler almaya devam eden grup evliliğinden bahsetmek için kullanılan bir terimdir.
Antropologlar birçok kültürdeki farklı evlilik geleneklerini detaylıca araştırmışlardır. Burada herhangi bir evlilik geleneğinin spesifik özelliklerine odaklanmak gereksiz olacaktır. Ancak aklımızda şunu tutmamız lazım: “Geleneksel evlilik” terimi, sadece tek bir evlilik çeşidinden bahsetmek için kullanılamaz. Bu terim genellikle politik bir tartışmada tek eşlilik türü olan monogamiyi yanlış bir şekilde “tek” geleneksel evlilik çeşidi olarak göstermek isteyenlerce kullanılır. Eşcinsel evliliği, sayıca gitgide artan tarihsel araştırmaların odağına giren başka konulardan biridir. Bu konu araştırılmaya başlandığı için artık evlilik geleneklerine ilişkin burada bahsedilen de geniş ve zengin bir dökümantasyon görmeyi beklemeliyiz.
Farklı bölgelerde veya farklı grupların içinde birbirinden farklı evlilik geleneklerinin yaygın hale gelmesinin pek çok nedeni vardır. Örneğin, Himalaya dağlarının belirli bölgelerinde poliandrinin yaygınlaşmasının nedenleri olarak oralarda verimli tarım arazilerinin az olması ve ayrıca bunun nüfusu kontrol altında tutmanın bir yolu olduğu öne sürülmüştür. Daha az çocuğu olan aileler tarımsal arazilerini bir bütün halinde koruma konusunda genellikle daha başarılıdırlar. Gelgelelim tarih öncesi toplumların tarihsel olarak nasıl geliştiği bir modern ve değişken toplumun bireylerinin ihtiyaçlarıyla alakasız olabilir.
Görülen değişikliklerden biri artık modern toplumların evlilik seçeneklerini tekrardan gözden geçirmeye başlıyor olduğudur. Hem erkekler hem kadınlar tarihsel olarak hiç içinde bulunmadıkları rollere girmeye ve kendilerini yeni durumlara sürüklemeye başlamışlardır. Bununla ilgili bazı meseleler şunlardır:
* Bazı çiftler çocuksuz kalmak istemektedir. Böyle çiftler için “çocuk için en iyisi neyse o yapılmalı” fikriyle kurulan argümanlar anlamsızdır.
* İş ve iş olmayan şeyin yerinin ve zamanının tanımı ve bunlar arasındaki ilişkiler hızla değişmektedir. Uzun süreli yolculuk, işyerinde kalmayı gerektiren uzatılmış mesailer ve farklı yerlerde ikamet ediyor olmak bazı çiftlerde çeşitli evlilik seçeneklerini gözden geçirme isteğinin oluşmasına sebep olmaktadır.
* Bazı çiftler ilişkilerinin hayat boyu değil sadece belirli bir zaman aralığında sürmesini istemektedir veya ilişkilerinde ikiden fazla yetişkinin olacağı bir düzenleme yapmayı arzulamaktadır.
* LGBT topluluğunun üzerindeki yasal ve sosyal kısıtlamalar kaldırılmaya başlanmıştır. Bu çok geç kalınmış bir projedir ve halen tamamlanamamıştır. Ancak gelecekten ümidimiz var.
Dini kurumlar geçmişten günümüze evlilik meselesine devlet yaptırımları aracılığıyla burnunu sokagelmiştir. Dini kurumların devletin zorlayıcı gücünü kendi lehlerine kullanabilmeleri onların sosyal yapıdaki varlıklarını sürdürebilmelerini ve kendi dünya görüşlerini dayatabilmelerini de sağlamıştır. Bu nedenle, bazı dinlerin evliliğin çeşitliliğine ve cinsel ifadeye getirilmeye çalışılan kısıtlamaların bayrak sallayan savunucularından biri olması bizi pek şaşırtmamalıdır.
Liberteryen feminist bir bakış açısından bakarsak devletin ideal rolü bu meseleye karışmamaktır. Devletin yetişkin insanların kimle nasıl evlenmesi gerektiğine karışmaması gerekir çünkü ona evliliği yapanların cinsiyeti veya sayısıyla ilgili herhangi bir yargıda bulunma yetkisini veren rasyonel bir sebep yoktur. Yetişkinler aralarında anlaştığı müddetçe devletin bu meselede meşru bir rolü yoktur. En iyi senaryoda, devlet müdahalesi gereksiz bir dikkat dağıtıcıdır ve en kötü senaryoda, bireylerin mutluluğunun ve sosyal kurumların evriminin önündeki bir engeldir.