Arşiv Gündem İfade Özgürlüğü

Yasaklar, Sosyal Medya ve Z Kuşağı

Her şey Recep Tayyip Erdoğan’ın “Gençlerle Video Konferans Buluşması” başlıklı Youtube yayınına canlı olarak çıkması ile başladı. Yüz binlerce genç videoya “dislike” atarken, chat kısmında “Oy moy yok”, “Oy yok” yazıları ışık hızıyla akıyordu. Bu tepkilerin önüne geçmek için video yorumlara kapatıldı. Şu an bu yazının yazıldığı tarih olan 2 Temmuz 2020 itibariyle yayının dislike sayısı 407 bin.

Bu olaydan hemen sonra Recep Tayyip Erdoğan sosyal medya ile ilgili bir açıklama yaptı ve sosyal medyanın ya kontrol altına alınacağını ya da kapatılacağını açıkladı. Bu açıklamanın bir tarafı da kızı Esra Albayrak’ın doğum yapması sonrası kızına yönelik çirkin ifadelerde bulunulmasıydı. Her ne kadar bu mesele bu çirkin ifadelerle birlikte okunsa da öyle olmadığına dair bazı işaretler mevcut.

En başta sosyal medyada Erdoğan ve ailesine pek çok hakarete rastlayabilirsiniz. Yalnızca cumhurbaşkanına değil sosyal medyada herhangi biri tarafından hakarete uğramamış tek bir insan yoktur muhtemelen. Ülkedeki en yetkili isime yönelik bu hakaretler hep vardı ve var olgeldiler. Erdoğan neden geçmişte değil de, şu an bu adımı atma isteği duydu?

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, 1 Mayıs’ta  sosyal medyada bir hareket başlatarak “Sosyal Medya İçin 12 Etik Kural”ı yayınladı. Bu hareket bağlamında proje hesaplar paylaşıldı ve bu etik kurallara uyacak kişilerin kullanıcı isimlerinin yanına yeşil bir top emoji’si koyması istendi. Gerçekten pek çok AKP’li bu yeşil topu profillerine ekledi. Etik dışı davranışlar sergileyen kişilerin ifşa edildiği proje hesaplarda bir yandan da sansür övgüsü yapılıyordu. Ne var ki yeşil top emoji’lerini hesaplarına ekleyen bazı AKP’li profiller bu etik kurallara uymayarak başta Başak Demirtaş olmak üzere pek çok muhalif kadını hedef tahtalarına oturtarak cinsiyetçi ve cinsel saldırı tehditi içeren cümleler kurdular.

Muhtemelen temelleri daha önceye dayanan ancak 1 Mayıs’ta haberdar olduğumuz bu sansür projesinin son damlası -yani bir bakıma Avusturya-Macaristan veliahtının öldürülmesi- hem Z kuşağının “Oy moy yok” demesi, hem de Esra Albayrak’a yönelik cinsiyetçi ifadeler oldu. Sonuç olarak bugün sosyal medyanın tamamen engellenmesi veya tamamen kontrol altına alınması söz konusu. Ne tarz sansürlerle ve yasaklarla karşılaşacağımız ise muamma, ancak şu kısım bir gerçek ki sosyal medyaya yönelik bu sansürlerin temel amacı iktidar partisi AKP’den her geçen gün daha fazla uzaklaşan Z kuşağını yandaş medyaya doğru çekerek yörüngede tutma çabası.

Fakat tüm bunlardan bağımsız olarak yeni gelen neslin bu sansür ve yasaklara nasıl tepki vereceğini tam kestiremiyoruz. Gezi Parkı olaylarının nasıl başladığı üzerine çok fazla yazılıp çizildi. Pek çok insan bu olayı “yalnızca ağaç sevgisinden” kaynaklanmadığı üzerine de hemfikirdi, fakat kaçırdığımız bir nokta var. Sonuç olarak AKP hükümetinin iktidar olduğu ve bizi Gezi Parkı’na dek getiren bu süreçte hiçbir radikal yasak, çatışma, hak ve özgürlük ihallleri Gezi gibi bir gerçekliğin fitilini ateşlemezken, bu gençleri harekete geçiren şey “ağaçlar” olmuştu. Gezi Parkı olayları ise Z kuşağından çok Y kuşağının toplumsal hareketliliği idi, çünkü malum ki bu dönemde 1995 yılında doğmuş biri henüz 18 yaşındaydı. (Z kuşağı, 1995-2010 yılları arasında doğmuş olan bireyler olarak tanımlanmaktadır)

Bugüne geldiğimizde Z kuşağının benim de dahil olduğum Y kuşağından farklı olduğunu görüyoruz. Her ne kadar bu dalganın öncü sesleri Y kuşağı ile yankılanmış olsa da bugün Türkiye’deki yeni neslin bizden (Y kuşağından) çok daha duyarlı ve toplumsal meselelerle, kimlik siyasetiyle, ifade özgürlüğüyle daha ilgili olduğunu görüyoruz. Bu Türkiye’de yapılmış kapsamlı araştırmalarla da destekleniyor. Gezici Araştırma Merkezi tarafından, Türkiye genelinde Z kuşağından 1.062 gence yapılan ankete göre ilginç veriler mevcut:

  1. Z Kuşağı insan hak ve özgürlükler anlamında daha eşitlik temelli bir bakış açısına sahip. Z kuşağının %45’i herkesin eşit ve benzer haklara sahip olduğu görüşünü savunuyor.
  2. Z kuşağı ırk, cinsiyet, din, dil, mezhep gibi unsurlara az önem veriyor. ‘Farklı bir din veya mezhebe ait biriyle evlenebilirim’ diyenlerin oranı %82,2.
  3. Z kuşağının yalnızca %15,7’si namaz kılma, oruç tutma gibi dini inançlarının gerekliliklerini yerine getirdiğini söylerken, %55,8’si bu gereklilikleri yerine getirmediğini söyledi. %28,5’i inançsız olduğunu ifade ediyor.
  4. Z kuşağının %76,4’ü adalet, demokrasi, ifade ve düşünce özgürlüğü, liyakat vb. gibi kavramları önemli bulduğunu söylüyor.
  5. Ankette Z kuşağının %86,7’si oy kullanırken ebeveynlerin etkisinde kalmayacaklarını ifade ediyor.

Kurucu rektörü evrim ve bilim karşıtı Nevzat Tarhan olan ve AKP’ye yakınlığı ile bilinen Üsküdar Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma ise Türkiye’deki en tutucu kuşağın Z kuşağı olduğunu söylüyor.

KONDA Anket Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır ise metropollerde AKP’nin gerilediğinden bahsederken Z kuşağının AKP’ye öfkeli olduğunu ifade ediyor.

Bir yanda baskı, yasak ve sansür üreten AKP hükümeti, bir yanda ise çoğunlukla iletişim kanalları açısından dijital dünya ve sosyal medya ile tanımlanan ve pek çok ayrımcılığa ve yasağa karşı hassasiyet geliştirmiş Z kuşağı var. Z kuşağı 2023 seçimlerinde toplam seçmen kitlesinin %12’sini oluşturacak ve bu oran bütün dengeleri değiştirmek için yeterli. Anlıyoruz ki AKP’nin kendisinden gittikçe uzaklaşan bu Z kuşağı üzerinde planları var. Güzellikle yola gelmeyeceği belli olan bu ele avuca sığmaz kuşağı kontrol altına almak ise AKP için sansür ve yasaklamadan geçiyor. Alternatif bir medya arayışındaki gençleri havuz medyasına entegre etme peşinde, ancak mızrak çuvala sığmayabilir.

Bulunduğumuz noktada ise sosyal medya kanallarını bu gençlerle iletişim kurmak için kullanan AKP’nin tepki ve eleştirilerle karşılaştığını görüyoruz. Bütün bu sansür hikayesinin bir parçası da sosyal medyadaki bu tepkilere dayanıyor. Hakarete dayanmayan eleştirilerin dahi AKP tarafından engellenmesinin planlanması aslında kontrol edemedikleri bu kuşağa bir gözdağı. Z kuşağının bu gözdağına nasıl tepki vereceğini ise gelecekte göreceğiz.

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments