Kültür - Sanat

I am Mother ve Yeni Annelik

Bu yazıda film ile ilgili çok fazla spoiler bulunmaktadır.

Son dönemde annelik hakkında iki güzel film izledim. Biri I Am Mother, diğeri Bird Box. Bu yazının konusu I Am Mother. (“Mother!”ı bunun dışında tutuyorum, çünkü o çok başka bir hikaye anlatıyor.)

I Am Mother bir droid tarafından, kapalı bir üste (Bir uzay aracı mı, dünyada bir üs mü bilemiyoruz izleyici olarak.) ‘anne’ olmak üzere yetiştirilen bir kadının hikayesini anlatıyor. Bu üste binlerce embriyo var ve anne robotun söylediğine göre, annelik çok özveri ve emek isteyen bir iş olduğu için bütün embriyoların hepsi hemen canlandırılmıyor. Filmde annenin adının ‘Anne’, kızın adının ‘Kız’ olduğunu ekleyeyim. Bu kısma sonra döneceğim. Anne, kızına dışarıda bir salgın olduğunu ve çıkarsa öleceğini söylüyor, oysa dışarıda bir salgın yok. Bir gün dış dünyada vurulmuş bir kadın bulundukları yere yardım için geldiğinde Kız’ın hayatı tamamen değişiyor. Bugüne dek tanıdığını sandığı annesiyle ilgili pek çok rahatsız edici gerçeği öğrenmeye başlıyor.

Anne aslında tam olarak günümüzdeki anne figürünü temsil eden bir anne. Kızını anne olması için en mükemmel şekilde yetiştiriyor. Üzerine titriyor. Öyle ki mükemmel şekilde yetiştirmek için bir defada birkaç çocuk yetiştirmiyor. Kızına tek bir çocuğa ayrılacak zamanın değerinden bahsediyor. Günümüzdeki çocuk merkezli yaşamın bir kopyasını bu tek mekanda görüyoruz. Dans, origami, tıp, felsefe ve daha pek çok alanda eğitim alan Kız, bu mekanın tek ilgi odağı. En değerli nesnesi. Oysa Kız mutsuz. Çocuk merkezli yaşam çocuğun mutluluğunu garanti etmiyor. Üstelik tüm bu eğitime karşın Kız’a biçilen tek bir rol var: Annelik.

Hikayedeki anneden de bahsetmek gerek biraz. Anne’nin bir droid olarak kurgulanmış olması tesadüf değil. Anneliğe dair inşa edilmiş tüm görevleri sorgulamadan yerine getiren, tüm hayatını Kız’a adayan, yani tam bir anne olan Anne için yorum yapıp dönüşebileceği bir alan yok. Kızına belirlediği sınırlar da bu annelik rolü içindeki sınırlar. Sonuç olarak dışarıda bir ‘salgın’ vardır. Kız’ın dışarı çıkmaması gerekir yoksa salgın onu öldürecektir. Bu ‘salgın’ konusu ‘It Follows’ta da işleniyordu. (Dikkat spoiler) Filmde kasabadaki gençlerin ölümüne yol açan bir lanet kol geziyordu ve bu lanetten kurtulmanın tek yolu bir başka kişiyle cinsel ilişkiye girmekti. Lanet bir salgın gibi sürekli seks yapılan kişiye geçiyordu. Cinsel ilişki ve salgın ilişkisi sadece soyut ahlaki bir norm olarak algılanmasın. Birçok hastalık cinsel yolla ‘gerçekten’ bulaşabiliyor. Anne’nin dışarıda olduğunu vurguladığı bu salgın Kız’ın kendi cinselliği üzerindeki tasarrufudur.

Bu noktada özel alan ve kamusal alan ayrımının da filmde vurgulandığını görüyoruz. Mekan, evet, gerçekten tam olarak bir rahim, annelerin kızları kötü adamlardan koruduğu bir rahim, ama bundan da öte modern kadının 200 yıldır hapis kaldığı ev.

Anneliğin mekanı evdir. Annenin en fazla sözünün geçtiği yer, otoritesini en fazla kurduğu yer ev. Anne de Kız’a karşı otoritesini en fazla bu mekanda kurabiliyor. Ta ki dışarıdan bir müdahale olana dek. Kız, kamusal alandaki yaşamı merak edene dek.

Kimdir bu dışarıdan gelen yabancı? Adından Kadın diye bahsedilen… Günümüz anne ve kızının arasına giren, sonsuz huzura çomak sokan… Annelik kaderiyle oynamaya çalışan…
Dışarıdan vurulmuş olarak bir kadın gelir. Bu kadının vurulmuş olması önemli. Belki de kamusal alana çıktığı anda toplum ve bazen devlet tarafından cezalandırılan kadının temsilidir. Dışarısı tehlikelidir. Kamusal alan kadına göre değildir. Kadın dışarıda daha fazla tehlikeye açıktır. Fakat dışarıdan gelen yabancı Kadın son derece dirayetlidir. Droidler (ataerkil toplum) tarafından vurulmuş olmasına karşın, ölecek noktada olmasına rağmen Anne’nin yardımını kabul etmez. Onu hep şüpheli bulur. Suçludur. Bu kadını Anne’nin türü droidler vurmuştur. Film boyunca, Anne’nin en şefkatli olduğu anlarda bile dışarıdan gelen Kadın bu anneye asla güvenmez. Şefkatinin altında bir kötü niyet arar, çünkü droidlerle ilgili geçmiş bir deneyimi vardır. Droidleri yani Anne’nin türünü (anneliğin inşa edilmiş taraflarını) tanıyordur. Sonuç olarak da haklı çıkar. Anne, geçmişte pek çok başarısız olmuş çocuğunu yakmıştır. Burada Kız’ın sürekli sınava girmesi ve Anne’nin ondan ‘başarı’ istemesi hikayesi de önemli. Bugünkü anneliğin takıntılı şekilde çocuk merkezli yapısı ve çocuktan büyük başarılar isteyen doğası, daha az çocuk ama çok çok daha fazla ilgi ve sorumlulukla birleşiyor. Aslında büyük bir baskı altında olmalarına rağmen annelerin bu büyük yükü başaracaklarını çünkü ‘anne’ olduklarını düşünüyoruz. Yani onları anne droidler gibi görüyoruz. Anne, dışarıdaki yabancının etkisinde kalmasından da çok rahatsız olmuştur. Yabancı, Kız’a dışarıdaki dünyayı anlatmaktadır. Kadın ve Kız’ın etkileşimi Kız’ın özgürleşmesi yolundaki ilk adımdır. Kız’a özgür bir kadın dokunmuştur. Anne ve Kız tutsaklık ilişkisindeyken Kadın zor ve özgür bir yaşamın içindedir.

Sonuçta Kız, dışarıdan gelen kadınla kaçar ama Anne tarafından yetiştirilmek üzere seçilen erkek kardeşini bırakmak istemediği halde zorunda kalır. Başka insanlarla karşılaşacağını zanneder ama dışarıdaki kadın tarafından da kandırılmıştır.

Pek çok feminist yorumcu muhtemelen bu kadını özgürleşmiş ‘kız kardeş’ olarak düşüneceğinden filmin bu kısmı hoşlarına gitmeyebilir. Oysa bu ikircikli durum tam da yaşadığımız dünyanın gerçeklerini yansıtıyor. Evet, dışarıda bir dünya var. Evet, droid Anne’nin de bana biçtiği geleceği yaşamak istemiyorum. Ama ya anne olmak istiyorsam? Yani ya bunu seçiyorsam? Ya Anne’ninki gibi değil farklı bir anneliği inşa etmek istiyorsam? Anne, Kız ve Kadın üçgeninde Kız olarak özgür bir annelik yaratmak istiyorsam? Bu süreçte kamusal alanla Kadın sayesinde tanışan kız, dışarıya dair öğrendiklerini aktarmak ister. Bu aktarım arzusu, aslında yeni anneliğin inşası için önemlidir.

Kız, evine geri döner. Anne’yi annenin de rızasıyla öldürür. Hikayenin bu kısmında Anne’nin aslında bir beden değil her yere yayılmış bir bilinç olduğunu da öğreniyoruz. Tam da olması gerektiği gibi, günümüz anneliğinin tam bir temsili olduğunun itirafı gibi bu sahne. Kız, anneyi öldürür ama kendi hayatındaki Anne’yi öldürmüştür. Bilinç olarak geleneksel Anne hala yaşamaktadır.

Elinde, kendini yine bu rahme hapsetmiş olarak bir erkek bebek ve binlerce embriyo ile yeni bir anneliğe doğru yol alır kız. Bu defa başarısızların öldürülmediği, hepsini kabul ettiği bir geleceğe doğru.

Elbette ki tekrar kendini geldiği noktaya hapsetmesi şeklinde de yorumlanabilir. Burada önemli iki nokta var. Birincisi Kız’ın buraya kendi rızasıyla dönmüş olması. İkincisi Anne gibi bir anne olmayacak olması.

Kendi fikirlerimi de kısaca ekleyeyim. Anneliğe yalnızca ama yalnızca 200 yıldır kurguladığımız ve evet inşa ettiğimiz bir algı var. Çok yeni ve yeni olduğu için bir an önce parçalanması gereken algılar. Belki başka bir Kız, Kadınla bir arada kalabilirdi, başka bir hayat tercih edebilirdi. Film bu halde olsaydı belki daha tatmin edici bir sonuç olurdu, ama bizim yaptığımız seçimleri yapmayan kadınlar da var. Onlar da buradalar ve dönüp iyi anne olmak istiyorlar ama üzerlerine yüklenen annelik değil. Başka bir annelik… Elinde yeni dünyanın farklı yetiştirilecek olan ‘erkeğini’ tutan, kararlı bir anne.

Bir sonraki yazı yine annelik teması etrafında Bird Box hakkında olacak.

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments