Bu seri, Internet Encyclopedia of Philosophy’de yer alan Feminist Epistemology girdisinin okunabilirliği artırmak için on bölüme ayrılmış halidir. Yazının felsefeci Marianne Janack’in yazdığı orijinali için ve yazıda atıf yapılan tüm referansları görmek için şu sayfayı ziyaret edebilirsiniz. Çeviren: Mete Han Gencer. Görsel: Hilal Güler, dijital kolaj.
Feminist doğallaştırılmış epistemolojiler, bilen öznelerin ”epistemik boşluklar” olarak konumlandığını ve bilginin bireysel modelden ziyade topluma bakarak daha iyi anlaşılacağını açıklamanın bir yolu olarak gelişmiştir. Naturalizm (doğalcılık) burada bilginin nedensel açıklamalarına odaklanan bir epistemolojik yaklaşım olarak tanımlanmıştır.
Feminist naturalizme göre, bu nedensel açıklamalar sosyal, politik ve tarihi faktörleri de içermektedir. Feminist naturalizmin başlıca ilgilendiği şey kültürel ve tarihi faktörlerin bilgiyi nasıl çarpıttığındansa onu nasıl mümkün kıldığına odaklanmaktır. Feminist naturalizm, insanın diğer epistemik çabaları içinde bilimsel naturalizme biraz daha ayrıcalık veren, ancak aslında daha serbest bir şekilde organize edilmiş bir kategoridir. Lynn Hankinson Nelson (1990) ve Louise Antony (Antony ve Witt 1993) tarafından yapılan feminist naturalist yaklaşımlar, Quinecı naturalizmi cinsiyetin ve sosyal ilişkilerin epistemik uygunluğu hakkındaki feminist görüşlerle tutarlı olacak bir şekilde geliştirmeyi denemişler; Elizabeth Potter (1995, 2001) gibi diğer feminist epistemolojistler de seçimin ve teori oluşturmanın naturalistik açıklamalarını geliştirmek için sosyolojik ve tarihsel çalışmalardan ilham aldıkları bir projenin (Potter’ın durumunda, spesifik olarak Robert Boyle’un çalışmasından ilham alarak) ana hatlarını çizmişlerdir. Alison Wylie (1999) tarafından yapılan çalışmalar, arkeolojinin bilimsel uygulmalarının feminist naturalist analizlerini geliştirmiştir. Lorraine Code’un (1987, 1991, 1995, 1996) çalışmaları da feminist doğallaştırılmış epistemolojinin bir çeşidi olarak karakterize edilebilir; bu çalışma yazının devamında gelecek Feminist Epistemik Erdem Teorileri bölümünde daha detaylı şekilde tartışılmıştır. Nancy Tuana (2003), Charles Mill’in ”cahillik epistemolojileri” kavramını, devlet okullarındaki cinsellik eğitim programlarında nasıl bilgiden ziyade cahillik oluşturulduğuna bakarak geliştirmiştir.
Feminist olmayan doğallaştırılmış yaklaşımlar gibi feminist doğallaştırılmış yaklaşımlar da teori oluşturmada normatifliğin statüsünü açıklama konusunda ciddi problemler yaşamıştır çünkü, geleneksel olarak, natüralistik yaklaşımın amacı her zaman bilginin yalnızca betimleyici bir açıklamasını yapmaktır. Fakat feminist epistemoloji için cinsiyetçiliğin, ırkçılığın ve homofobinin zarar verdiği bilgi edinme yollarını kullanmadan mevcut kültürel ve tarihsel şartların değişmesi gerektiğini savunmak zor gibi gözükmektedir. Bunun nedeni, zarar görmüş olsalar da o normatif yolları kullanmadan mevcut koşulların doğası gereği güvenilmez ve sakıncalı olduğunu göstermenin mümkün olmamasıdır. Feminist doğallaştırılmış epistemolojiler, bu problemleri ne kadar ciddiye aldıklarına göre ayrılırlar. Bazı teorisyenler bu problem tarafından ortaya konan meydan okumayı çok ciddiye almaktadılar. Bazıları da bunun yalnızca betimleyici/kuralcı ayrımı veya olgu/değer ayrımı gibi ayrımları yapmamız sebebiyle bir problem haline geldiğini söylemektedirler. Konuyu ciddiye alanlar genellikle ya epistemik çabalarımız içindeki çoğulculuk değerini vurgulamakta ya da normatif olan ve betimleyici olan arasındaki ayrımın natüralizm karşıtlarının düşündüğü kadar net olmadığını iddia etmektedir. Bu iki olası cevap, feminist natüralistlere sistemi içeriden eleştirmeye devam etmek için gerekli normatif kaynakları sağlamaktadır. Bunun ötesinde, feminist natüralistlerin sıkça işaret ettiği gibi, feminist içgörüler tarafından motive edilen bilimsel görüşler normatif olarak nötr olduğu iddia edilen bilimsel görüşlere kıyasla genellikle empirik açıdan daha güvenilir çıkmaktadır.