“Değerli hocamızın iftiraya uğradığına eminim.” diyordu Twitter’da biri. Üniversitelerde gerçekleşen bir ifşa metninden sonra adı da açıklanan bir hoca kendini savunmak için bildiri yayınlamıştı. Bu bildirinin altında hocaya inanmaya hazır bir güruh “Zaten iftiraya uğradığınızı biliyorduk hocam.” yazıyordu. Aslında sadece hocanın ağzından böyle bir şeyin olmadığını duymak istiyorlardı. Bu kısma gelmeden önce biraz ifşalardan bahsetmek istiyorum.
Feministler Olarak Neden İfşa Ediyoruz
İfşa sistemi pek çok haksızlığı doğurabilecek bir sistem. En başta ifşa eden kişi ifşayı yaptığı topluluğun kendi beyanına inanmasını talep eder. Bu durumda bu topluluk inanabilir de inanmayabilir de. Dahası ifşa haksız bir ifşa olabileceği gibi tamamen yalanlara da dayanıyor olabilir. Birine zarar vermek için yeterince motive olmuş bir insan, bir başka insana zarar vermek için iftira atma yolunu seçebilir. Her ifşa yalan olma ihtimalini de içinde taşır.
Peki ifşalara neden güvenmeliyiz o zaman? Bunun için pek çok sebep var ama kadınların ifşaya başvurmalarının ardındaki en önemli neden hukuk sisteminin ve işleyişinin yetersiz ve çok yavaş olması. Çoğu zaman tacizciler ceza almıyorlar. Tecavüzcülerin ceza alması ise bu durumu yaşayan kişilerin hukuk mücadelesi sürecindeki dayanıklılığına bağlı. Tecavüze uğrayan kadın öyle bir cenderenin içine giriyor ki, yargı süreci tamamen kadının “iftiracı olması” önyargısıyla işliyor. Savcılık yeterli çabayı göstermiyor. Taciz suçu ise doğası gereği çoğu zaman kanıtlanamayan bir şey. Genelde anlık olarak gelişiyor ve neredeyse hiçbir zaman elimizde kanıt bulunmuyor. Daha acısı ise “ısrarlı takip” Türk Ceza Kanunu’nda tanımlı bir suç değil. Fakat Türkiye’deki pek çok kadının sistemli olarak uğradığı bu şiddet biçimi nihayetinde cinsel ve fiziksel şiddete, cinayetlere dek varabiliyor.
Hukuk sisteminin neredeyse mağduru yargıladığı ve mağdurun sonuç alamadığı noktada, böylesine işlemeyen bir sistem içinde “ifşa” hem yargı sürecinde dönmeyen çarkların dönmesini sağlıyor, hem hukuk yoluyla hissedemediğimiz adalet duygusunu tesis etmiş oluyor, hem bu suçu işleyenleri tanımamızı sağlayarak gelecekte oluşabilecek mağduriyetlerin engellenme ihtimalini doğuruyor, hem de başka mağdurlar varsa korkmadan seslerini yükseltebilmelerinin önünü açıyor.
Tüm bunlara ifşa sisteminin eksikliklerini de hesap ettiğimde bu sistemin gerekli olduğunu düşünüyorum. Gerekli görmemin en önemli nedeni şu: Yargı süreçlerinde faillerin çoğu ceza almıyor, hukuk mücadelesi mağdurlar için ceza oluyor. Bu durumda pek çok fail hiçbir ceza almadan hayatına devam ediyor. İfşa mekanizmasında ise gerçekten fail olmayan insanların da töhmet altında kalabildiklerini görsek de gerçek mağdurlar için neredeyse her zaman olumlu sonuç doğuruyor. Bu iki adaletsiz durum içinde ben mağdurların yararına olan sistemi tercih ediyorum. İfşalar, işlemeyen hukuk sistemlerine sahip ülkeler için hayati önem taşımaktadır ve kadınların tacizlere karşı en büyük güçleri haline gelmiştir. Yine de bu her ifşaya hevesle atlayacağımız ve ifşaların hepsini doğru sayacağımız anlamına gelmiyor. İfşalara temkinli yaklaşmalıyız. Bu da ifşanın doğasına uygun bir tavır olacaktır.
Akademideki İfşalar ve “Değerli” Hocalar
Son günlerde akademideki ifşalar hız kazanmış durumda. Kadınlar çok sevilen ve sayılan değerli hocalarının isimlerini vererek ciddi bir yükün altın giriyorlar. Bu “ciddi bir yük” çünkü akademideki ifşalar diğer ifşalardan farklı dinamiklere sahip. Hiç tanımadığımız bir adamın taciz ifşasında kimse temkinli olmaya çalışmıyor ve neredeyse hiç düşünmeden RT’ye basabiliyor. Aslında hiç tanımadığımız bir adam için bunu yaptığımızda ahlaki bir ikilemde kalmıyoruz. “Adam gerçekten tacizci mi? Bunu yapmış mı? Ya değilse?” sorularını hiç tanımadığımız insanlar için sormuyoruz ama söz konusu şayet akademiden biri ya da nüfuzlu biri ise bu örneklerde de gördüğümüz gibi herkes sessizliğe bürünüyor ve ifşaları yok saymayı tercih ediyor. Bunun nedenleri var.
Birincisi ifşada söz konusu olan kişi ile muhtemelen bir çıkar ya da arkadaşlık ilişkisi kurmuş oluyorlar. Tacize konu olan kişinin itibarlı, efendi ve çalışkan olması bu ifşaları görmezden gelmelerine neden oluyor. Oysa adını sanını bilmediğimiz diğer tacizciler de sokakta herkesi elleyerek ve küfür ederek dolaşmıyorlar. Bill Cosby’nin seri tecavüzcü olduğu bir dünyada yaşıyoruz. “Bu kişi yapmaz.” argümanı söz konusu taciz ve tecavüzse asla geçerli değil.
İkincisi, meslektaşları bu ifşaya destek verdiklerinde akademide dışlanacaklarını düşünüyorlar. Bu gerçekten olası. Akademide ilişkiler Türkiye’de tarikat dinamikleri ve al gülüm ver gülüm felsefesi ile süregeldiği için bu dışlanma endişesi yerinde. Diğer yandan bu sistem tacizcilere ve tecavüzcülere güç veriyor. Bu suskunluk onları güçlü kılıyor.
Üçüncüsü, taciz ve tecavüz ifşalarında şayet faili tanıyorlarsa bu kadınların oyunbozan olduklarını düşünüyorlar. “Huzurlu ortamı bozan, sessiz kalmak yerine seslerini yükselten, muhtemelen tacize uğramış olsalar bile bu konuda asıl suçlu olan” kadınlar…
Dördüncüsü -bu tamamen şahsi varsayımım- Katolik kilisesinde çocuk istismarlarının ortaya çıkmasının zor olmasının sebebi nasıl ki çok fazla itibarlı kişilerin fail olması ise, tarikat yurtlarında istismarların çok zor ortaya çıkmasının nedeni nasıl ki hocaların öğrenciler üzerinde bir üstünlüğünün olması ise, bu tarz suçları işleyen ve statü olarak gücü elinde tutan insanların taciz, tecavüz ve ısrarlı takip olaylarının ortaya çıkmamasının nedeni de aynı. Bu nedenle üniversiteler gibi mekanlarda gücü elinde tutan bazı hocaların çok ciddi suçları işleyebildiklerini ama bu suçların ortaya çıkamadığını düşünüyorum. Öğrencilerin kaybedecek çok şeyleri var çünkü.
Akademideki taciz ifşaları çok önemli, çünkü en iyi gizlenen tacizciler mevki olarak iyi yerlerde olan, insanlar tarafından çok sevilen, iyi işler yapmış insanlar. Hele ki son dönemde gördüğümüz gibi bu kişiler seri olarak pek çok kadına ısrarlı takipte bulunduysa, tacizlerine hiç ara vermeden devam ettiyse o zaman başka kadınların da konuşmasını sağlayacak bir ortam oluşturuyor ifşa. Nitekim böyle de oldu.
Şunu unutmamak gerek. İfşalar nasıl güçlerini inandırıcılıklarından alıyorlarsa, failler de güçlerini suskun kalan insanlardan alıyorlar. Biz “Tanırım, iyi adamdır.” dedikçe bu tacizci hocalar taciz etmeye, ısrarlı takipte bulunarak kadınları terörize etmeye devam edecek. Bu hocalar hak ve özgürlük mücadelelerinin içinde olabilir, bu hocalar muhalif olabilir, bu hocalar iktidar yanlısı olabilir, bu hocalar hayır kurumlarına bağışta bulunup, çok değerli bilgiler üretiyor olabilir. Ancak elinde belgelerle ısrarlı takibe uğradığını söyleyen bir kadına kulaklarınızı tıkayamazsınız. Çünkü siz sustuğunuzda, mağdur başka kadınlar da sizinle birlikte susacak.